Ana içeriğe atla

Unutulmaz Maçlar #1

Unutulmaz maçlar serimize; İstanbul'da oynanılan Milan - Liverpool maçıyla başlatalım. Her gün bir yeni maçı ve videosunu sizlerle paylaşmaya çalışacağım. 

25 Mayıs 2005'te Liverpool ve Milan takımları Şampiyonlar Ligi finalinde İstanbul'da karşı karşıya geliyordu. Maçın favorisi rakibinin 1 adım önünde görülen Milan takımıydı. Kağıt üstünde de Milan takımıydı. Dida, Cafu, Stam, Nesta, Maldini, Pirlo, Gattuso, Seedorf, Kaka, Shevchenko ve Crespo 11'i ile sahaya çıkacak Milan'ın yedeklerinde, Abbiati, Kaladze, Costacurta, Rui Costa, Dhorasoo, Serginho ve Tomasson gibi isimler vardı. Bu 18 kişilik kadro ile şimdi mücadele eden Milan kadrosu bir an aklıma geldi. Nereden nereye? 

Liverpool'un rakibine göre daha mütevazi bir kadrosu vardı. Dudek, Finnan, Carragher, Hyypia, Traore, Alonso, Luis Garcia, Gerrard, Riise, Kewell ve Baros 11'inin dışında Scott Carson, Josemi, Hamann, Antonio Nunez, İgor Biscan, D.Cisse ve Smicer gibi yedek oyuncuları vardı. Liverpool'un şansı bu kadro ile yıldızlar topluluğu Milan karşısında çok az görünüyordu. Rafael Benitez'in hocalık kariyerine altın harflerle kazıyacağı bir akşam yaşayacağı da aklına gelmemiştir. 

Mucize... 

Milan'ın kağıt üzerindeki üstünlüğünün yanı sıra maça Maldi'nin 1. dakikada bulduğu gol de eklenince Liverpool cephesinde işler iyi gitmemeye başlamıştı. Sahada tel-tel dökülen Liverpool takımına karşı ağır basan bir Milan takımı vardı. İlk yarıda ortaya konan futbol ile Milan takımı rakibi karşısında sahanın tek hakimi olmayı başarmıştı. İlk yarının bitimine kısa bir süre kala sahneye Crespo çıkmıştı. 39 ve 45. dakikalarda bulduğu iki golle Milan'ın soyunma odasına 3-0'lık üstünlükle gitmesini sağlıyordu. Liverpool cephesinde işler daha da kötü duruma gelmişti. Şampiyonlar Ligi tarihine altın harflerle yazılacak bir karşılaşma bizleri bekliyordu. 3-0'lık skorun daha da artacağını ve tarihe geçeceğine inanan Milan taraftarları olduğu kadar biz futbol severler de aynı şeyleri düşünmeye başlamıştık. 

Liverpool için 45 dakikalık bir futbol şansı kalmıştı. Kaybedeceği bir şey olmayan Liverpool takımı ikinci yarıya daha hızlı başlayan ve cesur oynayan bir futbolla başlamıştı. Sonucunu, 55. dakikada kaptanları Gerrard ile buldular. Attıkları tek golle skoru 3-1'e getiren Liverpool takımı karşısında Milan takımı futbolcuları üzerindeki rahatlık başlarına büyük işler ve hatalar açmaya başlamıştı. Bundan faydalanan Gerrard önderliğindeki Liverpool takımı 5 dakika içerisinde Smicer ve Alonso'nun attığı golle maçı 3-3'e getirmişlerdi. 5-6 dakika içinde 3 gol birden bulan Liverpool takımı karşısında bu sefer şok geçiren Milan takımıydı. 

Maç 3-3'e gelmiş olsa da Milan takımı toparlanıp Liverpool karşısında maçı 4-3'e getirebilecek pozisyonlar bulmaya başlamıştı. Shevchenko ile pozisyonlara giren Milan takımına belki de hayatının en iyi futbolunu oynan Dudek izin vermiyordu. Dudek'in ateşlediği Liverpool takımı kalesini var gücüyle savunarak maçı uzatmalara götürmesini başarmıştı. Liverpool'un bulduğu 3 gol sonrasında Ancolletti'nin takıma müdehale etmemesi bir tarafa Liverpool takımının ortaya koyduğu mücadele gücü ve taraftarının da yardımıyla rüzgarı arkalarına almalarına yetmişti. 

Dudek... 

Penaltı atışlarını ilk Milan takımı kullanacaktı. Oyuna sonradan dahil olan Serginho ilk penaltı atışı için penaltı noktasına geldiğinde gerginlik ve heyecan daha da artmıştı. Serginho penaltı atışını dışarı vurmuştu. Liverpool takımında ilk penaltı atışını oyuna ikinci yarıda giren Hamann kullanacaktı. Dida'nın doğru tahmin ettiği köşeye zor bir penaltı atan Hamann ilk penaltılar sonrasında takımını öne geçiriyordu. Sonrasında Pirlo'nun penaltı atışı vardı. Pirlo gibi bir yeteneğin vuruşunu Dudek kurtarıyordu. İlk 2 penaltısını kaçıran Milan karşısında Liverpool'un ikinci penaltısını yine oyuna sonradan giren Cisse kullanacaktı. Cisse, kaleci ile topu ayrı köşelere göndererek, Liverpool'u 2-0 öne geçiriyordu. Milan'ın 3. penaltısı için topun başına oyuna sonradan giren Jon Dahl Tomasson geçmişti. Danimarkalı kaleci ile topu ayrı köşelere göndererek, umutları devam ettiriyordu. Liverpool'da 3. penaltı için Riise topun başına geldiğinde akıllara "sol ayaklı futbolcular iyi penaltı atamaz" tezini doğruluyordu. Dida'nın önceden gittiği köşeye topu yuvarlayan Riise, Liverpool adına üçüncü penaltıyı kaçırıyordu. Kaka'nın Milan için 4. penaltıyı atmasından sonra durum 2-2'ye gelmişti. Liverpool adına 4. penaltıyı atma görevi karşılaşmada Liverpool'un ikinci golünü Smicer'e verilmişti. Smicer penaltı atışını gole çevirdiğinde Milan'ın beşinci penaltısını atmaya gelen Shevchenko'nun penaltıyı atamaması Liverpool'a tarihi gecede Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu getiriyordu. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fenerbahçe Yeni Sezon Formaları / 2012-2013

2012/2013 Fenerbahçe Formaları  2012/2013 Efsane Çubuklu Forma   2012/2013 Arma Forma 2012/2013 Gölge Kanarya Forma

Arsenal İç Saha Forması / 2012-2013

 

Futbol Ve Siyaset İlişkisi

Siyaset ve spor ilişkisini farklı açılardan incelemek mümkün. Bunları kategoriler halinde incelemek bir hayli uzun yazılar ve vakit harcamamıza neden olabilir. Biz, siyaset - futbol ilişkisini 3 gerçek örnekle açıklayalım; Aslında herkesin çok yakından bildiği bir konu. Siyaset ve spor denildiği zaman akla İtalya'nın gelmesi çok doğal bir durum gibi gözükmekte. Her siyaset liderinin futbolla yakından ilgilenip bu anlamda büyük bir kitleye hitap etme çabası uzun senelerdir görülmüş, en kolay politika araçlarından biri olmuştur. Bunun en güzel örneğini; 1986'da AC Milan başkanlığına gelen medya patronu Silvio Berlusconi'yi gösterebiliriz. 1979'dan Berlusconi döneminin bir kısmını içeren sürekli rüşvet skandallarıyla çalkalanan AC Milan'ın bir Avrupa devi haline gelmesi ve bunun sonucunda Berlusconi'nin İtalya Başbakanlığı'na uzanan süreç en güzel örneklerden biridir. Berlusconi, AC Milan'ı ne kadar yükseğe taşıdıysa kendisi de siyasette o kadar mesaf