Ana içeriğe atla

Mamadou Niang Hakkında


Mamadou Niang, 1979 Senegal doğumlu. Senegal ülkesi'nin kuzeydoğusunda ki Matam bölgesinde dünya'ya gelen Niang, futbol'a Fransa'da Le Havre Fc kulübünde başlamış.
Burada göstermiş olduğu gelişimle ilk profeyonel anlaşmasını Fransız Troyes kulübü ile yapmıştı. Ardından, sırasıyla Metz, Strasbourg ve Marsillie kulüpleri ile geçmişi vardır. Bunları kısaca geçiyorum, yazım'ın geri kalanın'da sizlerle paylaşacağım. Yazımıza ilk kulübü ile başlayabiliriz.

Başlangıç Le Havre Fc,

Le Havre kulübü ile futbol hayatına başladı. Genç ve hedefleri olan bir gelişme gösteren oyuncu olan Niang, bu kulüpte kendini geliştirme fırsatı bulan genç forvet, nereden bilebilirdi ki! Fransa'da en sevilen ve en çok adından söz ettiren oyuncusu olabileceğini. Ama güçlü fiziği ve fırsatçılığı ile kendini geliştirmek için daha iyi imkanlar sunan bir ekibe gitmesi gerekiyordu. Bunu da 18 yaşında izleyen ve keşfeden Troyes kulübü oldu. Marş denizin'e kıyısı olan bu güzel turizm şehrinden ayrılarak Troyes'un yolunu tutmuştur.

Profesyonelliğe ilk adım,

Fransız Devrimin'den sonra belirlenen ilk şehirlerden biri olan Troyes, 1932 yılında Mustafa Kemal ATATÜRK'ün de barış ziyareti yaptığı Aube bölgesinde bulunuyor. Ufak bir yerde "gerçek" futbol hayatına başlayan Niang, Troyes B takımında 2 sezon forma giyme şansı buldu. 2 sezon içerisinde
35 karşılaşmada 19 gol atarak A takım teknik heyeti tarafından ilgi çeken Niang, 2001 senesinde Troyes'un A takımına yükselmişti. Daha tam olarak "pişmiş" sayılmazdı. Troyes'da 2 sene A takımda forma giyen Niang, çok fazla forma şansı bulamıyordu. Yine de 2 sezonda 47 karşılaşmada forma giyme şansı yakalamıştı. Hocası tarafından daha tam olarak hazır olmadığı düşünülen Niang, Fransa'nın Lorraine bölgesi'nin Metz şehri'nin yolunu tuttu.

İlk Kiralık Dönemi,

İlk kez bir başka takıma kiralanan Niang, Metz'de sadece 6 ay gibi bir süre forma giymişti. Bu kısa süre içerisinde Metz formasıyla
12 karşılaşmaya çıkan ve rakip ağları 5 kez sarsan Niang, Metz takımının teknik direktörü tarafından transfer edilmek istendi. Metz forması giydiği bu kısa dönemde becerilerini daha iyi gösterme başarısı gösteren Niang, Fransa'nın güzel şehir takımı Strasbourg tarafından izlenmeye alındı. Metz'in tekrardan kiralama teklifini reddeden Troyes oyuncu'nun haklarını Strasbourg'a satarak, belki de Niang'ın bugüne gelmesinde ki en önemli haraketi yapmıştı.

Avrupa'nın Başkenti'ne transferi;

Avrupa'ya Başkentlik yapmış bir şehre transfer olan Niang, artık kendisi için en iyi sıçrama tahtasını bulmuştu. Bundan önceki şehirlere nazaran daha canlı ve daha sosyal bir şehire adım atan Niang, Strasbourg'da 2 sezon geçirmişti. Bu süre zarfı içerisinde asıl Niang'ı ortaya çıkartan genç forvet, takımıyla çıktığı ilk resmi karşılaşmasında (9 Ağustos 2003) ligde ki ilk golünü atmıştı. Bu güzel şehirde geçirdiği 2 sezon boyunca oynadığı
56 lig karşılaşmasında 21 gol atarak, bir çok büyük kulübün transfer listesine girmişti. Ayrıca Strasbourg ile çıktığı 7 kupa karşılaşmasında da rakip fileleri 4 kez sarsma başarısı göstermişti. Kendisi için önemli olan bu güzel şehir takımı için bir hediye bırakarak veda etmek Niang'a yakışırdı. Caen ile oynadıkları "Coupe de la Ligue" finalini kazanarak, güzel bir veda etmiş oldu.

Şampiyonluk için,

Ayrılma'nın ardından güzel günlerini geride bırakan Senegal asıllı Fransız, nereden nereye geldim dercesine bir halde Marsilya takımına imza atmıştı. Acemi, ürkek ve yine de hedefleri olan Senagal'in fakir Matam bölgesinden gelen Niang, Marsilya'da geçireceği 5 sene boyunca nereden bilebilirdi ki bu kadar sevilen bir oyuncu olacağını. Hatta kulübü'nün 18 yıllık şampiyonluğuna sonunda son verebilecek bir takımın parçası olabileceğini. Neticesinde gel gelelim transfer gerçekleşmiştir. Niang için en büyük sahnede yer alma fırsatı doğmuştur. Daha ayağının tozuyla Lyon ile oynanılan karşılaşmaya çıkan Niang, karşılaşmada gol atamamasına rağmen gösterdiği performansla ilerisi için büyük ümitler vermişti. Bu "ümitleri" de geri çevirmeyen Niang, sezon'un ikinci maçı olan Rannies karşısında atarak cevaplamıştı. İlk sezonunda Marsilya ile çıktığı Lig + Avrupa + Kupa maçları dahil
40 karşılaşmada 12 gol atma başarısı göstermişti.

Daha sonra formunun üzerine daha da ekleyerek devam eden Niang, seyirciler tarafından da çok sevilen bir oyuncu oluvermişti. Bu sevgi ve alaka herkes tarafından ters etki yapacak diye düşünülürken, ikinci sezonunda Niang toplam
49 karşılaşmada 17 gol atma başarısı göstermişti. Takımda liderliğe kadar yükselen "eski genç" artık bu takımın bir ağabeyiydi. Takımda ki 3. sezonu artık "zirve" yapmasına yetecekti. Çıktığı 41 resmi karşılaşmada rakip ağlara 18'i lig de attığı dahil olmak üzere 23 gol kaydetmişti. Ayrıca takımı'nın avrupa kupalarında ki gol yükünü de çeken Niang, artık bu takımda Jean Pier-Papin gibi anılmaya başlamıştı. Takımda sembol olacak oyuncular arasına giren Niang'ı son senesinde bu oyuncular arasına girmesi için bir neden oluşmuştu.

Beklenen şampiyonluk,

2009-2010 sezonu Niang ve Marsilya için zirve'de bitti diyebiliriz. Hırs ve azmin en büyük kanıtlarından biri olan Niang, artık misyonunu tamamlamak için bir "Şampiyonluk" kazanmalıydı. Son senesinde takımın şampiyonluğu için fazlasıyla mücadele eden Niang, takımı'nın şampiyonluğunda 18 gol atarak, pasta'nın en büyük dilimini almıştı.
32 lig karşılaşmasında 18 gol atarak, hem takımı'nın şampiyon olmasını hem de "gol kralı" ödülünü kazanarak, misyonunu en iyi şekilde tamamlamıştı. Artık Fransa'nın dışına gitme eğilimine girmişti. Niang için artık kendisini düşünmek değil, takımına daha fazla ne kadar katkıda bulunabilirim sorusu hakimdi. Bunun sonucunda affını isteyerek ve kulübüne para kazandırarak gitme vakti gelmişti. Türkiye'nin güzel şehri İstanbul'un güzide kulüplerinden Fenerbahçe oyuncuyu ısrarla transfer etmek istiyordu.


İki kıta'yı birleştiren şehir; İstanbul'da sıra...

Artık Niang, İstanbul'a adım atmıştı. 7 Milyon Euro gibi bir transfer ücreti ile yeni takımıyla 1 yılı opsiyonlu 4 senelik mukavele imzalamıştı. Yeni bir heyecan arama değildi onun ki. Bir başka takıma da tecrübesini ve başarılarını katmaktı. Herkes tarafından daha önceki senelerde yapılan transferlerin olumsuzluk soruları yer etmişti. Yeni bir Guiza mı? Yanlış bir transfer mi? gibi sorular yer etmişti. Ama o ilk çıktığı UEFA Avrupa Ligi maçı olan Paok karşısında kalitesini göstermişti. Gol atamadı ama senelerdir herkesin istediği özelliklte bir forvet oyuncusu olduğunu gösterdi. Mücadeleci, hava toplarında ısrarlı, ileride pres yapan ve yaptığı koşularla rakip defansı yoran yapısı, ilerisi için umut vericiydi. Lig'de çıktığı ilk Trabzonspor maçında bu özelliklerini iyice gösterdi. Semeresini de Manisaspor'a attığı 2 golle aldı. Hem üzerinde ki stresi atmış oldu. Hem de Fenerbahçeli futbol severlerin gönlüne su serpmiş oldu. Artık zaman'ın ilerlemesiyle, Fenerbahçe'ye daha fazla şey katacağını inandığım Niang'ın transferinde emeği geçenlere teşekkürler.

Hoşgeldin "karaboğa"... 

Önder Ayhan Pektaş 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fenerbahçe Yeni Sezon Formaları / 2012-2013

2012/2013 Fenerbahçe Formaları  2012/2013 Efsane Çubuklu Forma   2012/2013 Arma Forma 2012/2013 Gölge Kanarya Forma

Arsenal İç Saha Forması / 2012-2013

 

Futbol Ve Siyaset İlişkisi

Siyaset ve spor ilişkisini farklı açılardan incelemek mümkün. Bunları kategoriler halinde incelemek bir hayli uzun yazılar ve vakit harcamamıza neden olabilir. Biz, siyaset - futbol ilişkisini 3 gerçek örnekle açıklayalım; Aslında herkesin çok yakından bildiği bir konu. Siyaset ve spor denildiği zaman akla İtalya'nın gelmesi çok doğal bir durum gibi gözükmekte. Her siyaset liderinin futbolla yakından ilgilenip bu anlamda büyük bir kitleye hitap etme çabası uzun senelerdir görülmüş, en kolay politika araçlarından biri olmuştur. Bunun en güzel örneğini; 1986'da AC Milan başkanlığına gelen medya patronu Silvio Berlusconi'yi gösterebiliriz. 1979'dan Berlusconi döneminin bir kısmını içeren sürekli rüşvet skandallarıyla çalkalanan AC Milan'ın bir Avrupa devi haline gelmesi ve bunun sonucunda Berlusconi'nin İtalya Başbakanlığı'na uzanan süreç en güzel örneklerden biridir. Berlusconi, AC Milan'ı ne kadar yükseğe taşıdıysa kendisi de siyasette o kadar mesaf