Trabzonspor'un Eskişehir deplasmanında iki puan bırakmasının ardından gözler İzmir'de oynanılacak olan Bucaspor karşılaşmasına çevrilmişti. Artık, ayağımıza kadar gelen fırsatı değerlendirmek gerekiyordu. Bunun için bizler de takımımıza destek vermek için İzmir'de ki yerimizi alalım istedik. İstanbul'dan pazar sabahı 04:30'da İzmir'e doğru yolculuğumuz başlayacaktı. Bunun için saat 04:00 gibi buluşma yerine doğru yola çıktım. Ardından buluşma yerinde yavaş yavaş toplanmaya başladık. İzmir'e gideceğimiz aracın da gelmesiyle deplasman yolculuğumuz başlamış oldu.
Eskihisar-Topçular'da feribota binerek Yalova'ya doğru yola çıktık. Feribotta kahvaltı sırasında ki muhabbet ve sonrasında gecenin vermiş olduğu yorgunlukla biraz uyku vakti gelmişti. Daha sonra ise, Susurluk'da verdiğimiz molanın ardından kendimize gelmeye başladık. Yolculuk boyunca Boluspor futbolcularıyla birlikte olmamız da değişik bir durumdu. Aynı gün maçı olan bir takımın o saatler de yolculuk yapması ilginçti. Akhisar'a doğru gelindikçe artık saatin erken olmasının da bir önemi kalmadan alkol alma isteği oluşmuştu. Akhisar'da yol üzerinde durarak ihtiyaçlar karşılanmıştı. Bu sırada yol kenarında dururken, 2 polis ekip otosunun da bizim etrafımızda olması enterasandı. Haraket edene kadar etrafımızdan ayrılmadı. Aynı gün Akhisar'ın Boluspor ile maçı olması ve Akhisar'ın durumunun kritik olmasından kaynaklı olaylar yaşanabileceği endişeleri hakimdi. Bekleme yaparken, polislerle Akhisar-Boluspor maçı ve Bucaspor-Fenerbahçe maçı hakkında sohbet edildikten sonra haraket başaldı. Artık, herkes tam olarak ayaktaydı. Bu arada İzmir'e girişte taraftar otobüslerinin durdurulduğu bilgisi geldi. Biz de bu durumdan nasıl kurtuluruz. Nasıl çevirmeye takımladan gireriz muhabbeti yapmaya başladık.
Değişik fikirler geldi aklımıza. Fenerbahçe sutopu takımı olduğumuzu, Ntvspor çalışanları olduğumuzu, Fenerbahçe masatenisi takımı olduğumuzu söylesek! gibi değişik fikirler geldi aklımıza. Bir ara eskiden minibüsler de ki fazla yolcuların yere yattıklarından yola çıkarak bizler de yere yatalım fikri bile gelmişti. Ama, İzmir girişinde ki çevirmeden geçtiğimiz de bazılarımız çevirmeden geçtiğimizin farkında bile değildi. Sonunda güzel şehir İzmir'e gelmiştik. İlk hedefimiz biletlerimizi temin etmekti. Bunun için Atatürk Stadına doğru devam ettik. Aracımızı park yerine bıraktıktan sonra biletimizi almak için stada yürüyüşe geçtik. İstanbul'dan gelenlerin biletlerini internetten almış olmasından dolayı fazla bir kalabalık olacağını düşünüyorduk. Neticesinde de stadın oraya gittiğimiz de fazla bir kalabalık vardı. Çoğu kişinin erken saatler de biletlerini temin ettiğini, çoğu kişinin de biletlerin dağıtımı hakkında da bilgisi yoktu. Sonunda biletlerimizi alacağımız gişeye geldik. Geldiğimiz de kuyruk ve kalabalık çok fazla değildi. Bileti dağıtanların işini tam olarak yapamaması ve izdihamın oluşması sinirleri germeye başlamıştı. Ufak çaplı tartışmaların yaşanması ve ortada halen biletlerin olmaması bizleri de germeye başladı. Sonunda polislerin gelmesi ve hafif de olması düzenin sağlanması biletleri almamız için önemli bir adımdı. Ama, biletleri dağıtan kişilerin acemiliği ve biletlerin satan kuruluş tarafından saçma bir yönteme dönüştürmesi işleri zora sokuyordu. Bizim İstanbul tayfasından 2 kişinin bilet dağıtımını ele alması sonucunda biraz olsun düzen sağlandı. 1 saat bekledikten sonra biletlerimizi alarak maça kadar yemeğimizi, sohbetimizi, içkimizi içeceğimiz yere doğru yola çıktık. Ufak da olsa güzel ve sohbetin güzel olduğu mekanda bir yandan içkimizi yudumluyor, bir yandan da tezahuratlarımızı yapıyorduk. Hemen arkamızda bulunan VamosBien grubunun da bulunması bulunduğumuz ortamı iyice keyiflendiriyordu.
Güzel ve keyifli ortamın devamı sırasında, aynı gün Altay-Kartalspor maçının tamamlanmasının ardından ufak da olsa Altay taraftarlarıyla da atışmamız oldu. Ufak da olsa yaşanan bu olay, İzmir gibi güzel bir şehir de yaşanması şaşırtıcıydı. Fakat, olaylar çok büyümeden sona ermişti. Bu olayların ardından stada doğru yola çıktık. Artık, tribünde ki yerimizi alma vaktimiz gelmişti. Stad girişinde ki yoğunluktan dolayı, stada giriş biraz zor oldu. Ama, yine de aralara kaynak yaparak turnikeden geçmeyi başardık. Stada geç gelişimizden kaynaklı skorbord'un hemen sol tarafında "çekirdekçi" tayfanın orada yer bulabildik. Yol yorgunluğu ve yaşanan ufak olaylardan kaynaklı biraz durgunluk vardı üzerimizde. Artık maç başlamıştı. Tribünler de çok az bir boşluk vardı. İlk yarısı kötü ve mağlubiyetle geçen maçın ikinci yarısında da gol yiyerek iyice moraller bozulmaya başladı. Ama, penaltı golü ve Alex'in kafa golüyle geri dönüş başladı. Bundan sonra galibiyet kaçınılmazdı. Zaten, ayağımıza kadar gelen fırsatı değerlendirmemiz gerekiyordu. 3-3'den sonra Güiza hayatının en anlamlı ve önemli golünü kaydederek takımımızı öne geçiriyordu. Sonrasında ise, artık her şey lehimize gerçekleşmeye başladı. Tribünlerin de ayaklanması ve sonrasında bitirici vuruşu yapan Santos'un golüyle sahadan 5-3 galip ayrılmasını bildik. Kötü başlayan ve güzel biten bir maçın ardından geriye dönüş daha da keyifliydi.
Geri dönüş de artık iyice yorulmuştuk. Ama, geri dönüş de Akhisar'da bir düğüne denk gelmemiz ve girsek mi? girmesek mi? ikileminde kalmamız da keyifliydi. En son arabalı vapur da deplasmana gelen diğer gruplarla muhabbet sonrasında, İstanbul'a ulaşmıştık. Güzel ve yorucu geçen İzmir deplasmanında yaşanan ufak olaylar, bilet rezaleti, kötü futbol bir yana aldığımız galibiyet ve ortam çok güzeldi. Bundan sonra her şey bizim elimizde. Bundan sonra şampiyon olmak istiyorsak, takılmak yok. Bu arada Fenerbahçe Erkek Voleybol takımımızın da şampiyon olması, güne ayrı bir önem ve zevk kattı. Onları da bir başka postta yazacağız. Ayrıca, Bucaspor-Fenerbahçe maçı yorumu için tıklayın.
Son olarak; "Güiza gol gol gol, şampiyonluk geliyor" der yazımızı kapatırız.
Eskihisar-Topçular'da feribota binerek Yalova'ya doğru yola çıktık. Feribotta kahvaltı sırasında ki muhabbet ve sonrasında gecenin vermiş olduğu yorgunlukla biraz uyku vakti gelmişti. Daha sonra ise, Susurluk'da verdiğimiz molanın ardından kendimize gelmeye başladık. Yolculuk boyunca Boluspor futbolcularıyla birlikte olmamız da değişik bir durumdu. Aynı gün maçı olan bir takımın o saatler de yolculuk yapması ilginçti. Akhisar'a doğru gelindikçe artık saatin erken olmasının da bir önemi kalmadan alkol alma isteği oluşmuştu. Akhisar'da yol üzerinde durarak ihtiyaçlar karşılanmıştı. Bu sırada yol kenarında dururken, 2 polis ekip otosunun da bizim etrafımızda olması enterasandı. Haraket edene kadar etrafımızdan ayrılmadı. Aynı gün Akhisar'ın Boluspor ile maçı olması ve Akhisar'ın durumunun kritik olmasından kaynaklı olaylar yaşanabileceği endişeleri hakimdi. Bekleme yaparken, polislerle Akhisar-Boluspor maçı ve Bucaspor-Fenerbahçe maçı hakkında sohbet edildikten sonra haraket başaldı. Artık, herkes tam olarak ayaktaydı. Bu arada İzmir'e girişte taraftar otobüslerinin durdurulduğu bilgisi geldi. Biz de bu durumdan nasıl kurtuluruz. Nasıl çevirmeye takımladan gireriz muhabbeti yapmaya başladık.
Değişik fikirler geldi aklımıza. Fenerbahçe sutopu takımı olduğumuzu, Ntvspor çalışanları olduğumuzu, Fenerbahçe masatenisi takımı olduğumuzu söylesek! gibi değişik fikirler geldi aklımıza. Bir ara eskiden minibüsler de ki fazla yolcuların yere yattıklarından yola çıkarak bizler de yere yatalım fikri bile gelmişti. Ama, İzmir girişinde ki çevirmeden geçtiğimiz de bazılarımız çevirmeden geçtiğimizin farkında bile değildi. Sonunda güzel şehir İzmir'e gelmiştik. İlk hedefimiz biletlerimizi temin etmekti. Bunun için Atatürk Stadına doğru devam ettik. Aracımızı park yerine bıraktıktan sonra biletimizi almak için stada yürüyüşe geçtik. İstanbul'dan gelenlerin biletlerini internetten almış olmasından dolayı fazla bir kalabalık olacağını düşünüyorduk. Neticesinde de stadın oraya gittiğimiz de fazla bir kalabalık vardı. Çoğu kişinin erken saatler de biletlerini temin ettiğini, çoğu kişinin de biletlerin dağıtımı hakkında da bilgisi yoktu. Sonunda biletlerimizi alacağımız gişeye geldik. Geldiğimiz de kuyruk ve kalabalık çok fazla değildi. Bileti dağıtanların işini tam olarak yapamaması ve izdihamın oluşması sinirleri germeye başlamıştı. Ufak çaplı tartışmaların yaşanması ve ortada halen biletlerin olmaması bizleri de germeye başladı. Sonunda polislerin gelmesi ve hafif de olması düzenin sağlanması biletleri almamız için önemli bir adımdı. Ama, biletleri dağıtan kişilerin acemiliği ve biletlerin satan kuruluş tarafından saçma bir yönteme dönüştürmesi işleri zora sokuyordu. Bizim İstanbul tayfasından 2 kişinin bilet dağıtımını ele alması sonucunda biraz olsun düzen sağlandı. 1 saat bekledikten sonra biletlerimizi alarak maça kadar yemeğimizi, sohbetimizi, içkimizi içeceğimiz yere doğru yola çıktık. Ufak da olsa güzel ve sohbetin güzel olduğu mekanda bir yandan içkimizi yudumluyor, bir yandan da tezahuratlarımızı yapıyorduk. Hemen arkamızda bulunan VamosBien grubunun da bulunması bulunduğumuz ortamı iyice keyiflendiriyordu.
Güzel ve keyifli ortamın devamı sırasında, aynı gün Altay-Kartalspor maçının tamamlanmasının ardından ufak da olsa Altay taraftarlarıyla da atışmamız oldu. Ufak da olsa yaşanan bu olay, İzmir gibi güzel bir şehir de yaşanması şaşırtıcıydı. Fakat, olaylar çok büyümeden sona ermişti. Bu olayların ardından stada doğru yola çıktık. Artık, tribünde ki yerimizi alma vaktimiz gelmişti. Stad girişinde ki yoğunluktan dolayı, stada giriş biraz zor oldu. Ama, yine de aralara kaynak yaparak turnikeden geçmeyi başardık. Stada geç gelişimizden kaynaklı skorbord'un hemen sol tarafında "çekirdekçi" tayfanın orada yer bulabildik. Yol yorgunluğu ve yaşanan ufak olaylardan kaynaklı biraz durgunluk vardı üzerimizde. Artık maç başlamıştı. Tribünler de çok az bir boşluk vardı. İlk yarısı kötü ve mağlubiyetle geçen maçın ikinci yarısında da gol yiyerek iyice moraller bozulmaya başladı. Ama, penaltı golü ve Alex'in kafa golüyle geri dönüş başladı. Bundan sonra galibiyet kaçınılmazdı. Zaten, ayağımıza kadar gelen fırsatı değerlendirmemiz gerekiyordu. 3-3'den sonra Güiza hayatının en anlamlı ve önemli golünü kaydederek takımımızı öne geçiriyordu. Sonrasında ise, artık her şey lehimize gerçekleşmeye başladı. Tribünlerin de ayaklanması ve sonrasında bitirici vuruşu yapan Santos'un golüyle sahadan 5-3 galip ayrılmasını bildik. Kötü başlayan ve güzel biten bir maçın ardından geriye dönüş daha da keyifliydi.
Geri dönüş de artık iyice yorulmuştuk. Ama, geri dönüş de Akhisar'da bir düğüne denk gelmemiz ve girsek mi? girmesek mi? ikileminde kalmamız da keyifliydi. En son arabalı vapur da deplasmana gelen diğer gruplarla muhabbet sonrasında, İstanbul'a ulaşmıştık. Güzel ve yorucu geçen İzmir deplasmanında yaşanan ufak olaylar, bilet rezaleti, kötü futbol bir yana aldığımız galibiyet ve ortam çok güzeldi. Bundan sonra her şey bizim elimizde. Bundan sonra şampiyon olmak istiyorsak, takılmak yok. Bu arada Fenerbahçe Erkek Voleybol takımımızın da şampiyon olması, güne ayrı bir önem ve zevk kattı. Onları da bir başka postta yazacağız. Ayrıca, Bucaspor-Fenerbahçe maçı yorumu için tıklayın.
Son olarak; "Güiza gol gol gol, şampiyonluk geliyor" der yazımızı kapatırız.
Yorumlar