Ana içeriğe atla

Süryaniler'in Takımı Assyriska

Bir önce ki yazımızda Deportivo tribünlerinde açılan Türk bayrağından şurada bahsetmiştik. O yazımızın sonunda Süryaniler'in takımı Assyriska hakkında da bir yazı yazmak istediğimi dile getirdim. Hafta içi yoğun bir tempo yüzünden bir türlü yazma fırsatı bulamadım. Müsait bir zamanı kovalarken, ufak ufak da bilgi edinmeye başlamıştım. Sonucunda da ilginizi çekebileceğini düştüğüm bilgileri derleyip, sizlerin önünüze sunmak istedim.

Buz Hokeyi'nin futbolun önünde olduğu bir ülkede Assyriska sürekli maksimum seyirciye oynayabilmiş bir takım. 1971 yılında başkent Stockholm'de Asuri-Süryani Göçmenleri Derneği kuruluyor. 1950 yılında, yaşadığı toprakları terketmek zorunda kalan Suriyeli, Türk ve Iraklı göçmenlerin kurduğu bir dernek. Dernek, 1971 yılında kurulmasının ardından 4 sene sonra 1975 yılında Assyriska'yı kuruyorlar. 1950 yılında ki göç nedeniyle farklı mezhep ve uyruklu insanların, göç etmeleri sonucunda Assyriska taraftarları Dünya'nın her bir yerinde karşımıza çıkabilir. Türkiye'de, Irak'ta, Suriye'de, Amerika'da, Afrika'da, Avustralya'da vs... Göç nedeniyle Dünya'nın farklı bölgelerine göz eden Süryaniler'in olduğu her yerde Assyriska taraftarını görebilmemiz mümkün.

Süryaniler'den bahsetmişken, biraz tarih bilgimizi de sınayalım dilerseniz. Süryani halkı için üç farklı rivayet bulunuyor. İlk rivayete göre, Süryaniler'in Mezapotamya halkının tümünü kapsadığından bahsediliyor. İkinci rivayete göre, Süryaniler'in Arapça'ya benzer bil dil olan Aramca dilini kullandıkları için, Aramilerden geldikleri yazılmakta. Son rivayete göre ise, Mezapotamya'da yaşayan Asurlular'ın torunları olduğu yönündedir.

Biraz daha konuyu irdeleyelim fakat fazla derine inmeyelim. Yoksa konunun içinden çıkamaz ve yazımızı tamamlayamayız! M.S. 37 - 43 yıllarında Hristiyanlığı kabul eden Mezopotamya halkları, Süryani adını alıyor ve bu din, ilk kez ülkemiz sınırlarında bulunan Antakya'dan, orta doğuya kadar ulaşıyor. Kısa sürede geniş kitlelere ulaşmayı da başarıyor. Mardin ise uzun yıllar Kilise Patrikliği'nin merkezi olmasına rağmen, 1963 yılından itibaren Şam'a taşınmak zorunda kalınıyor. Çünkü 1950'li yıllarda patlak veren olaylar, Süryani halkıyla birlikte, Kilise Patrikliğine de göçe zorluyordu. Bu olaylarla birlikte, Süryanilerin büyük çoğunluğu, yaşadıkları toprakları bırakarak, Dünya'nın farklı yerlerine özellikle Avrupa'ya göç etmek zorunda kalıyorlar.

Biraz olsun tarih bilgimizi sınadıktan sonra, Assyriska'nın kurulduğu seneye 1971'e gelelim. Takımın temel taşlarının atıldığı o senelerde takımda ki herkesin Süryani olacağı düşünülüyordu. Fakat, takımda ki kaleci sıkıntısı yüzünden aralarına bir yabancı katmak zorunda kalıyorlar. Derneğin kuruluşundan 4 yıl sonra kurulduğundan bahsettiğimiz Assyriska 1975 yılında ilk maçına çıkıyor. Dolu tribünler önünde maçlarına çıkan Assyriska'nın ünü zamanla bir çok ülkeye yayılmaya başlıyor. Dünya'nın farklı noktalarında olan Süryaniler'in Assyriska'nın bir maçını izlemek için kıtaları aşıp geldikleri bir dönem yaşıyordu. Takımın en alıcı noktası da "kırmızı-beyaz" forma renklerine sahip olmaları.

Bu durumu halen vatan hasreti çekmelerine, ait oldukları yeri uzaklarda yaşamalarına ya da ait oldukları topraklara geri dönme isteği olarak da nitelendirebiliriz. Assyriska bu ilk dönemlerinin ardından ortaya konulan bir başarı olmadığından dolayı, radikal bir karar alma yoluna gitti. Daha önce takımda genel olarak Süryani olmayan kişileri kabul etmezken, kuruluşundan 15 yıl sonra 1990 yılında artık, dahil olduğu lig'de başarılı olma hedefi itibariyle, takımın tüm futbolcuların Süryaniler'den oluşmayacağını ve yabancı futbolcu transferi de yapabileceklerini kararlaştırdılar.

Bunun üzerine ozamanlarda ki bir açıklamaya göre; takıma savaşçı, mücadele eden ve sert futbol oynayan bir kaç İsveçli futbolcuya ihtiyaç duyduklarını belirtiyorlardı. Bunun için transfer çalışmalarına başlayan Assyriska, bizim de Ajax ve İsveç milli takımından yakından tanıdığımı Kennedy Bakırcıoğlu ilk kulübü olan Assyriska'ya imza atıyor. Aslen, Mardin'li olan Kennedy Bakırcıoğlu'nun babası Bayram Bakırcıoğlu'nun da forma giymesi de futbolucunun kariyerinin başlamasını sağlamıştı. Daha sonrasında takımda Brezilya'lı ve Gambiya'lı futbolcuların oynaması da bazı değerlerin bir yere kadar olduğunu ve fazlası için daha farklı tercihlerin yapılması gerektiğini gösteriyordu.

Takım'ın yavaş yavaş üst sıralara ve şampiyonluk hedefi koyma isteğinin arından 1993 yılında "Neshre" adı altından bir taraftar grubu oluşuyor. Daha derli toplu ve organize olmak adına kurulan grup 5 ay sonra grubun adını Süryanice'de "Güneş Işınları" anlamına gelen "Zelge Fans" olarak değiştiriyorlar. Artık yavaş yavaş daha profesyonel bir görüntü çizmeye başlayan Assyriska takımının 2.Lig'de oynadığı karşılaşmalar 60 ülke de yayınlanmaya başlanılıyordu. Bu büyük oluşumun en büyük örneğini Kanada'da yaşayan bir Süryani olan Nick Dinkha şu ifadelerle açıklıyor: "Kanada'da bu yayınların olmadığı dönemlerde, Assyriska'nın maçlarını, İsveçce yayın yapan bir internet radyosundan takip ettiğini ve dili anlamamasına rağmen, oyuncuların isimlerini duymanın bile onun için yeterli olduğunu, söylüyordu." Assyriska takımı için bunlar ifade edilirken, yazımızın başında da belirttiğimiz gibi Dünya'nın farklı yerlerinde ki Süryaniler'in takıma olan ilgisi gün geçtikçe daha da arttıyordu. Bu ilgi arttıkça takım daha fazla başarıyı hedefliyordu.

Bunun sonucunda 2003 yılında Assyriska takımı tarihinin en önemli anını yaşamaya çok yakındı. 2003 yılında İsveç'in en büyük kulüplerinden biri olan Elfsborg ile İsveç Kupası'nı almak için final maçına çıkacaktı. Finale çıkmadan önce kafalarda ki düşüncelerde buralara kadar gelmenin bile çok büyük bir başarı olduğu ifade ediliyordu. Ama, kupanın alınması halinde hayal bile edemedikleri bir başarıya sahip olacaklardı. Fakat, Assyriska finalde rakibine 3-0 mağlup olmuştu. Bu kaybedilen finalin ardından aslında Assyriska takımının hedefleri daha yeni başlıyordu.

2005 yılında ligi 3. sırada tamamlayan Assyriska, bu kez de üst lige yükselmek için Orebro ile play off mücadelesi veriyordu. Allsvenskan'a çıkma mücadelesi veren Assyriska rakibine ilk karşılaşmada 2-1 mağlup olurken, ikinci karşılaşmada da berabere kalarak lige çıkma umutlarını yitiriyorlardı. Fakat, o sene şans Assyriska'nın yanındaydı. Orebro'nun mali kriz yaşaması nedeniyle, play-off oynayan Assyriska Orebro'nun hakkını devralarak Allsvenskan'a yükseliyordu. 30 yıl süren bu serüvenin arından hedeflerine ulaşmışlardı. Kuruldukları dönemlerde bunların hayallerini bile kuramazken, 1990 senesinde ki radikal kararlarla bu hedefleri haya edebilir olmuşlardı. Sonucunda da 15 sene sonra en büyük arenada mücadele etme fırsatı yakalamışlardı. Müthiş bir heyecan kaplamıştı Assyriska'lı taraftarları. Lig'in ilk maçında Hammarby deplasmanında olacaklardı. Fakat, karşılaşma boyunca takımın oynanılan futbolundan çok, Assyriska taraftar grubu "Zelge Fans"'ın büyük coşkusu ve tezahüratları dikkat çekiyordu. Büyük bir heyecan yaşıyorlardı. Bu karşılaşma sonrasında sahalarında Lig'in en iyi ve en tecrübeli takımı olarak bilinen Göteborg'u sahalarında ağırlayacaklardı. Günler öncesinden stadda hazırlıklar yapıldı. Büyük bir taraftar desteğini arkasında olan Assyriska takımı sahadan otoriteleri yanıltan bir skorla, 3-0 galip ayrılıyordu. Bunda otoritelerin dışında Göteborg'lu futbolcu/yöneticiler de şaşkın bir şekilde kalıyorlardı. Bu iki güzel maçın ardından, taraftar desteğini kaybetmeseler de sezon içerisinde gösterdikleri performansla takım lig de kalmayı başaramıyor ve 1 senelik serüvenin arından bir alt lige geri düşüyordu.

Senelerce bir üst lige çıkıp-inen bir takım görüntüsü içerisinde kalan Assyriska takımı bir türlü istikrarı yaşayamamıştı. Süryani futbolcu kavramını da yavaş yavaş yitiren Assyriska, geleneklerine bağlı kalmaya çalışsada endüstriyel futbola yenik düşmüştür. Bu yüzden değerlerini ufak da olsa koruyabiliyor. Artık, bir istikrar yakalamak isteyen Assyriska takımı bu sene de bir üst lige çıkma mücadelesi içerisinde olacak. Assyriska takımında oynayan Türk asıllı oyunculara baktığımız zaman bir çok oyuncu görebiliyoruz. Aslen türk olan futbolcuların da forma giydiğini biliyoruz. Bunlardan en iyi tanıdığımız ise, Ceyhun Eriş. Ceyhun geçen sene Assyriska'da 14 karşılaşmada 6 gol atmış. Daha sonrasında ülkemize geri dönmüştü.

Assyriska takımı için daha iyi bilgiler almak isterseniz, sizlere 2006 yılında, Beverly Hills Film festivalinde Altın Palmiye ödülünü de almaya hak kazanmış olan Nuri Kino ve Erik Sandberg imzalı , 2002 yılında yaptıkları Assyriska kulüp tarihini konu alan "A national team without a nation" belgeselini izlemenizi öneririm.

Önder Ayhan Pektaş

Yorumlar

CemKırgız dedi ki…
Önder tek kelimeyle muhteşem bir yazı olmuş! Böyle bir yazıyı dergilerde görsem şaşırmazdım. Çok güzel araştırıp okuyucuyu sıkmadan takım hakkında bütün bilgileri yazmışsın. Bu tür yazıları okuduktan sonra blog okumak ve yazmak çok daha keyifli oluyor. Eline sağlık, futbol gerçekten asla futbol değil :)
Sıradanbirblog dedi ki…
Önder'cim eline sağlık. Var olduklarını bile bilmiyordum. Keyifle okudum. Eline sağlık.
dr imperius dedi ki…
Bahis dünyasından tanıdığımız ancak hakkında bilgimizin hiç olmadığı bir takım hakkında ancak bu kadar güzel bir bilgilendirme yazısı yazılabilirdi..Emeğine sağlık..
Furkan Zengin dedi ki…
ek bilgi bizim için çok da hoş değil , kulüp her yıl 24 Nisan'a denk gelen maçları oynamıyor, denk getirmiyorlar da genelde. Süryani olduğu kadar yoğun bir ermeni desteği de var kulüpte.
tamchee dedi ki…
Ellerine saglik kardesim 10 numara bir yazi olmus..!! Hemen 2 Assyriska atkisi siparisi verildi.! Bil bakalim 1'i kime..!! ;)
@tamchee Yok artık inanmam! :))
Bekir Öktem dedi ki…
Yazı 10 numara olmuş abi ellerine sağlık.Kulübün adını ilk defa duydum ne yalan söyleyim :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fenerbahçe Yeni Sezon Formaları / 2012-2013

2012/2013 Fenerbahçe Formaları  2012/2013 Efsane Çubuklu Forma   2012/2013 Arma Forma 2012/2013 Gölge Kanarya Forma

Arsenal İç Saha Forması / 2012-2013

 

Futbol Ve Siyaset İlişkisi

Siyaset ve spor ilişkisini farklı açılardan incelemek mümkün. Bunları kategoriler halinde incelemek bir hayli uzun yazılar ve vakit harcamamıza neden olabilir. Biz, siyaset - futbol ilişkisini 3 gerçek örnekle açıklayalım; Aslında herkesin çok yakından bildiği bir konu. Siyaset ve spor denildiği zaman akla İtalya'nın gelmesi çok doğal bir durum gibi gözükmekte. Her siyaset liderinin futbolla yakından ilgilenip bu anlamda büyük bir kitleye hitap etme çabası uzun senelerdir görülmüş, en kolay politika araçlarından biri olmuştur. Bunun en güzel örneğini; 1986'da AC Milan başkanlığına gelen medya patronu Silvio Berlusconi'yi gösterebiliriz. 1979'dan Berlusconi döneminin bir kısmını içeren sürekli rüşvet skandallarıyla çalkalanan AC Milan'ın bir Avrupa devi haline gelmesi ve bunun sonucunda Berlusconi'nin İtalya Başbakanlığı'na uzanan süreç en güzel örneklerden biridir. Berlusconi, AC Milan'ı ne kadar yükseğe taşıdıysa kendisi de siyasette o kadar mesaf