Ana içeriğe atla

Milli Aranın Ardından Fenerbahçe


Avusturya karşısında aldığımız galibiyet, EURO 2012 için çok önemliydi. Ortaya çok da güzel bir futbol sergilemesek de 3 puanın önemi çok fazlaydı. Aldığımız puanlarla 5 maç sonunda 9 puana ulaştık. Üçüncü sırada olmamıza rağmen, 2. sırada ki Belçika'nın bir puan gerisinde ve bir maç eksik durumdayız. Maç sonunda Hiddink'in "artık şöför koltuğundayız" demeci de çok yerinde bir tespit oldu. Bundan sonra ki maçımızı Belçika'ya karşı oynayacağız. Belçika karşısında alacağımız puan/puanlar Almanya'nın ardından ikincilik adına rakipsiz kalmamızı sağlayacak. Aslına bakarsanız, geriye dönük baktığımızda Azerbaycan karşısında aldığımız mağlubiyet olmasa şuana kadar işimizi çoktan bitirmiş, hatta birincilik için bile iddialı konumda olabilirdil. Fakat, Almanya'nın son sürat yoluna devam etmesi de birincilik için rakipsiz olduğunun göstergesi. Ama, inancımız ve gücümüz yüksek seviyede. Bundan sonrası için çok daha umutluyuz.


Şimdi bu Milli maçlar sonrasında futbolcuların takımlarına geri dönmesi ve Milli maç sonrasında ki performansları da çok önemli. Şampiyonluk yarışında başa baş devam eden Fenerbahçe ve Trabzonspor'un futbolcuları, hafta sonu oynanılacak karşılaşmalarda ne kadar yeterli olacak. Fenerbahçe kendi evinde Bursaspor'u konuk edecekken, Trabzonspor'da evinde düşmeme mücadelesi veren Konyaspor'u konuk edecek. Fenerbahçe'nin Milli olan oyuncularının fazlalığı ve geçmişe dönelik yaşadığımız puan kayıpları bir an sarı-lacivertli taraftarlarını endişe içine düşürebilir. Takımımızda ki Milli oyuncuları sayacak olursak, Volkan Demirel, Mert Günok, Gökhan Gönül, Mehmet Topuz, Semih Şentürk, Joseph Yobo, Issiar Dia, Mamadou Niang, Miroslav Stoch, Diego Lugano ve Andre Santos'u görüyoruz. Bu oyunculardan çoğu takımın iskeletini oluşturan oyuncular. Ama, gün geçtikçe yükselen performanslar göstermeleri de biraz olsun endişemizin seviyesini azaltıyor. Gelelim Fenerbahçe'nin Milli maç dönüşü yaşadığı puan kayıplarına.


Fenerbahçe, Milli maçlar sonrasında oynadığımız 33 resmi karşılaşmada 25 galibiyet çıkarttık. 5 mağlubiyet aldığımız bu süreçte 3 beraberlik aldık. Son olarak, Güney Kore ile oynadığımız dostluk maçında 0-0 berabere kaldıktan sonra çıktığımız Kayserispor maçında ortaya iyi bir futbol koyarken 2-0'lık galibiyet çıkartmıştık. Şimdi ki durum geçmiş döneme göre çok daha önemli. Trabzonspor'un zayıf ama puan kaybetme ihtimali olduğu Konyaspor karşılaşmasına çıkacak olması ve Bursaspor gibi güçlü bir rakip karşısında bizim neler yapacağımız çok önemli. Ayrıca, evimizde oynayacağımız karşılaşmada biletlere olan ilgiyi de düşünürsek, her zaman olduğu gibi inanılmaz bir güç olacak. Bunu iyi bir şekilde kullanarak, geçen sene sahamızda aldığımı 3-2'lik mağlubiyetin de rövanşını almamız gerekiyor. Şampiyonluk yolunda zorlu bir sürece giriyoruz. Bu süreçte Galatasaray karşısında aldığımız galibiyetle iyi başladık. Süreç içerisinde önce evimizde Bursaspor'u ardından Eskişehir deplasmanı ve tekrar evimizde Gaziantepspor'u ağarlayacağız. Bu zorlu 4'lü seriden çıkartacağımız 10-12 puan şampiyonluk için ibreyi daha fazla bizim tarafımıza çevirecek. Bu zorlu süreci Trabzonspor'un da yaşayacağını biliyoruz. Bunun için Milli maç dönüşünde ki başarımızı devam ettirmemiz gerekiyor.


Haftasonu güzel bir havada ve güzel bir atmosferde bakalım nasıl bir sonuç çıkartacağız...


Önder Ayhan Pektaş
İletişim; twitter.com/onderpektas

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fenerbahçe Yeni Sezon Formaları / 2012-2013

2012/2013 Fenerbahçe Formaları  2012/2013 Efsane Çubuklu Forma   2012/2013 Arma Forma 2012/2013 Gölge Kanarya Forma

Arsenal İç Saha Forması / 2012-2013

 

Futbol Ve Siyaset İlişkisi

Siyaset ve spor ilişkisini farklı açılardan incelemek mümkün. Bunları kategoriler halinde incelemek bir hayli uzun yazılar ve vakit harcamamıza neden olabilir. Biz, siyaset - futbol ilişkisini 3 gerçek örnekle açıklayalım; Aslında herkesin çok yakından bildiği bir konu. Siyaset ve spor denildiği zaman akla İtalya'nın gelmesi çok doğal bir durum gibi gözükmekte. Her siyaset liderinin futbolla yakından ilgilenip bu anlamda büyük bir kitleye hitap etme çabası uzun senelerdir görülmüş, en kolay politika araçlarından biri olmuştur. Bunun en güzel örneğini; 1986'da AC Milan başkanlığına gelen medya patronu Silvio Berlusconi'yi gösterebiliriz. 1979'dan Berlusconi döneminin bir kısmını içeren sürekli rüşvet skandallarıyla çalkalanan AC Milan'ın bir Avrupa devi haline gelmesi ve bunun sonucunda Berlusconi'nin İtalya Başbakanlığı'na uzanan süreç en güzel örneklerden biridir. Berlusconi, AC Milan'ı ne kadar yükseğe taşıdıysa kendisi de siyasette o kadar mesaf