Ana içeriğe atla

8. Hafta | Kayseri Erciyes - Fenerbahçe | 1-2

Milli maç arasından sonra sakatların da önemli olduğu bir virajda 3 puan almak sevindirici. Gökhan, Alves, Topal ve Meireles gibi ilk 11 futbolcuların yokluğunda Fenerbahçe adına zor bir karşılaşma oldu. Emre - Baroni - Selçuk üçlüsü ile kurulan orta saha ile işlerin daha da zora girebileceğini tahmin etmek zor değildi. Salih - Alper gibi daha aktif ve takıma katkısı daha fazla olabilecek isimler yerine böyle bir üçlü ile çıkmak orta saha aktifliği açısından işleri zora sokmuştu. Tercih meselelerini bir kenara bırakırsak; kötü futbol - güzel 3 puan diyebileceğimiz bir karşılaşma geçirdik.

Oyunun belli zamanlarında doğru işler yapabilen ve hocanın isteğini yerine getirebilen bir takım vardı sahada. Fakat, bunu çok kısa sürelerde yapabilmeleri işleri değiştirdi. Bu sezon iyi işler çıkaran Caner'in gereksiz rakip ve hakemle dialogları ortamı iyice germeye yetmişti. Zaten sahada H. Özkahya gibi bir hakemin olduğunu düşünürsek; işler bizim için çok daha kötü bir duruma gelebilirdi. Emre - Baroni ikilisinin yapamadıklarını yapmaya çalışan Sow ve Kuyt ikilisinin dışında takım içerisinde iyi oyun sergileyebilen isimler arasına Topuz - Egemen ikilsini de ekleyebilmek mümkün. Selçuk'un belli bir kapasite ve çizgide oynuyor olması ve Webo'nun bal yapmayan arı kıvamındaki çabaları ile 90+5'de bulunan golle ve 4 önemli eksikle gidilen sadece 4 yabancı ile sahaya çıktığımızı düşünürsek; alınan 3 puanı öpüp başımıza koymamız gerekiyor.

Biraz yardımlaşma ve bazı futbolcuların eksikleri giderme çabası Erciyes karşısında galibiyeti getirdi. Eksik futbolcular ve oluşan kadroyu gördükten sonra muhtemel puan kaybına hazırlıklı olduğumdan alınan galibiyet daha da bir anlam kazandı. Volkan'ın yediği golden sonra ve İbricic - Yasin ikilisinin geniş alanlar bulmasından sonra Egemen'in de sakat olabilme ihtimalini düşünmeye başladım. Her zaman geniş ve kaliteli bir kadromuz olduğundan ( yerli futbolcu ) bahsediliyorken; dün akşam neler olabilirdi? tekrar düşünmek lazım. Alves'in yedeği Serdar veya Bekir olmadığını tekrar düşünmek lazım.

Bir engeli daha geride bıraktık. Son dakikaya kadar pes etmeyen ve sürekli galibiyeti kovalayan bir takım olma olgusunun yanında doğru oyunu da sahaya yansıtabilirsek; işler bizim adımıza çok daha anlamlı ve kolay olacağına inanıyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fenerbahçe Yeni Sezon Formaları / 2012-2013

2012/2013 Fenerbahçe Formaları  2012/2013 Efsane Çubuklu Forma   2012/2013 Arma Forma 2012/2013 Gölge Kanarya Forma

Arsenal İç Saha Forması / 2012-2013

 

Futbol Ve Siyaset İlişkisi

Siyaset ve spor ilişkisini farklı açılardan incelemek mümkün. Bunları kategoriler halinde incelemek bir hayli uzun yazılar ve vakit harcamamıza neden olabilir. Biz, siyaset - futbol ilişkisini 3 gerçek örnekle açıklayalım; Aslında herkesin çok yakından bildiği bir konu. Siyaset ve spor denildiği zaman akla İtalya'nın gelmesi çok doğal bir durum gibi gözükmekte. Her siyaset liderinin futbolla yakından ilgilenip bu anlamda büyük bir kitleye hitap etme çabası uzun senelerdir görülmüş, en kolay politika araçlarından biri olmuştur. Bunun en güzel örneğini; 1986'da AC Milan başkanlığına gelen medya patronu Silvio Berlusconi'yi gösterebiliriz. 1979'dan Berlusconi döneminin bir kısmını içeren sürekli rüşvet skandallarıyla çalkalanan AC Milan'ın bir Avrupa devi haline gelmesi ve bunun sonucunda Berlusconi'nin İtalya Başbakanlığı'na uzanan süreç en güzel örneklerden biridir. Berlusconi, AC Milan'ı ne kadar yükseğe taşıdıysa kendisi de siyasette o kadar mesaf