Geri Pas Yok!

18 yaşında Utrecht'te profesyonel anlamda futbol kariyerine başlayan Kuyt, 5 sene gibi kısa bir süre içerisinde Hollanda'da "Altın Ayakkabı ve Hollanda Kupası" zaferlerine ulaşmış. 2002-2003 sezonunda yaşadığı başarılar sonrasında Hollanda'nın köklü kulüplerinden biri olan Feyenoord'un yolunu tuttu... Ardından gelen Hollanda'da Yılın Futbolcusu ödülüyle birlikte 2 sene oynadığı Feyenoord'dan Liverpool'un yolunu tuttu. 1 milyon euro civarına gittiği Feyenoord'dan 10 milyon euro gibi bir ücrete Liverpool'a transfer olmayı başardı. Hollanda'dan gitmeden önce, "Ben burada mutluyum fakat Premier Lig'de de oynamak isterim" açıklaması yapıyordu. Prof. kariyeri boyunca Hollanda'da çıktığı 261 lig maçını 122 golle tamamlıyordu. Sonrasında Liverpool macerası başlıyordu. 6 sezon geçireceği Liverpool takımında 208 kez forma şansı bulan Kuyt sadece 51 gol atabiliyordu. Fakat, attığı gol sayısından çok takım için ortaya koyduğu m...

Yunanistan karşısında ortaya koyduğu futbolla Polonya 1 puanı zor kurtarmıştı. Yunanistan karşısında ilk yarıda rakibine karşı daha iyi oynayan ve iyi paslar yapan bir Polonya takımı vardı. Özellikle rakip savunmanın solundan etkili hücumlar gerçekleştirdiler. Fakat, ikinci yarıda ortaya koydukları futbol ilk yarı futbolunu mumla aratmıştı. Yunanistan'ın 10 kişi kalmasından sonra iyice bocalamasını beklerken, tedirginlik yaşayan taraf Polonya takımı oldu. Neticesinde de kalesinde bir çok pozisyon verdiler. Skor 1-1 olduktan sonra penaltı kurtarmalarına rağmen şans onlardan yanaydı ve sahadan bir puanı kurtararak ayrılmasını bildiler. Bu karşılaşmada rakipleri defansif değil aksine hücum futbolu oynuyor. Polonya'nın Yunanistan maçından daha fazla zorlanacağını düşünüyorum. Rusya grubun favorisi olduğunu grubun ilk maçında gösterdi. Çek Cumhuriyeti karşısında alınan 4-1'lik galibiyet takımda artı motivasyon etkisi de yapmış durumda. Özellikle, Dzagoev'in attığı 2 gol...

2010 Dünya Kupası'nda hayal kırıklığı yaşayan Fransa Milli Takımı, Euro 2012'de bu durumu telafi etmek isteyecektir. Formda oyuncularıyla ve Blanc ile iyi işler çıkartan Fransa grubun ilk maçında İngiltere ile karşılaşıyor. Bayern'de müthiş bir sene geçiren Ribery, Real Madrid'de iyi işler çıkartan Benzema, Chelsea formasıyla harika bir sezon geçiren Malouda ve son olarak Manchester City ile şampiyonluk yaşayan Nasri... Fransa'nın turnuvadaki kaderini belirleyecek en önemli oyuncular. Bu oyuncuların yanında; J.Menez, Y. M'Vila, Marvin Martin, Matuidi, Cabaye, Giroud ve H.Ben Arfa gibi yetenekli isimlere sahipler. Takım oyununu iyi oynayan ve etkili ayaklara sahip Fransa'nın bu turnuvada en azından grupları geçebileceğini düşünüyorum. Çeyrek final yolu görünen Fransa için, İngiltere karşısında alınabilecek olası 3 puan grupta büyük avantaj sağlayacaktır. İngiltere ise, "futbol mucidi ülke" olmalarına rağmen bir türlü beklentileri karşılayamıyor...

Trapattoni yönetiminde eleme grubu maçlarında Rusya'nın ardından ikinci olan İrlanda, play-off maçlarında Estonya'yı eleyerek turnuvaya katılma hakkı kazanmıştı. İspanya - İtalya ve Hırvatistan'ın bulunduğu C grubunda şansları oldukça düşük görünüyor. Dün oynanılan Hollanda - Danimarka maçında yaşanılan sürpriz sonrasında İrlanda'dan da böyle bir sürpriz beklentisi oluşmuş durumda. Eğer bu sürprizi Hırvatistan karşısında yapabilirlerse; İtalya ve İspanya maçlarında kaybetmemek için ellerinden gelen en iyi defansı yapmaları gerekecek. Kalesinde 36'lık Shay Given'ın olduğu R.Keane, Duff, Doyle, R.Dune, Stephen Hunt ve D.Gibson gibi isimleri bulunduran İrlanda için gruptan çıkma şansı bana göre yapacakları defans futbolu ve geliştirebilecekleri kontra atak futboluna dayalı olacaktır. Trapattoni'nin bu maça çift forvet ile çıkacağı düşünülüyor. Keane - Doyle ikilisi ileride gol arayacak isimler. İkilinin performansı takımın grup için şansını belirleyecektir. ...

Ölüm grubunda ilk maçlar başlıyor. Almanya - Hollanda - Portekiz ve Danimarka'nın bulunduğu B grubunda müthiş maçlar izleyebiliriz. İlk maçımız; Hollanda - Danimarka. Danimarka'dan başlayacak olursak; çok fazla izleme fırsatı bulduğumu söyleyemem. Agger, Bendtner, Poulsen ve Eriksen üzerinden bir şeyler yapmaya çalışacaklardır. Eleme grubu maçlarında da çok fazla izleme fırsatı bulamadığım Danimarka'nın bu grupta sürpriz yapabilmesi çok zor görünüyor. Defansif oyunla oynayacaklarını da hesaba katarsak, Hollanda - Almanya ve Portekiz karşısında işleri bir hayli zor. Fakat, yapabilecekleri büyük sürpriz turnuvaya büyük bir keyif katabilir. Çok fazla beklenti içinde olmadıklarını da düşünürsek, Hollanda karşısında işleri bir hayli zor görünüyor. Hollanda takımına değinecek olursak; çok fazla bir şey yazmaya da gerek yok aslında. 2010 Dünya Kupası finalisti ve belli bir sistemi olan Turuncular için turnuvada hedef zaten yarı final olarak konulmuş durumda. Grup maçlarına ...

A Grubu favorisi olan Rusya'dan başlayacak olacaksak, turnuvanın en yaşlı takımı olmalarına rağmen bana göre sürpriz yapabilecek kapasiteleri var. Arshavin, Pavlyuchenko, Pogrebnyak, Kerzhakov ve Dzagoev gibi çok etkili futbolcuları bulunyor. Bunun dışında kadroda bulunan futbolcular da sezonu iyi geçiren isimler. İzmailov, Malafeev ve Zhirkov gibi ciddi form grafiği yüksek futbolcularla birlikte iyi bir takım olduklarını düşünüyorum. En son oynadıkları İtalya maçında ortaya koydukları futbolla turnuva öncesi iyi bir moral ve gruplar için ne kadar iddaalı bir takım olduklarını gösterdiler. Son oynadıkları Euro 2008'deki yarı final başarısını yinelemek isteyeceklerdir. Bunun için de bana göre sürpriz yapabilecek bir yapıları olduğunu söyleyebilirim. Özellikle, Dzagoev ve Arshavin'in ortaya koyacakları performans takımı fazlasıyla etkileyecektir. Her iki futbolcunun iyi bir şampiyona geçirmesi, Rusya'yı bir üst kademelere taşıyabilir. Defans hattındaki futbolcuların ağ...

Şampiyona'nın açılış karşılaşması. Genel olarak Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası'nın açılış karşılaşmalarında nedense ev sahipleri bir adım önde oluyor. Bunu izlenilebilirlik, yayın gelirleri, üst makam insanların stadyumda bulunması, Fifa - Uefa işgüzarlığı vb. bir çok konuyla daha da fazla açabiliriz. Fakat, durum bana göre çok da öyle değil. Şampiyona'ya kafa olarak daha rahat hazırlanan ev sahipleri bence ilk karşılaşmalarda bir adım önde oluyor. Baktığımız zaman Polonya - Ukrayna ortaklığındaki şampiyonada her iki takımında muhtemel "eleme grubu" maçlarından buralara kadar gelebileceğini kimseler tahmin edemezdi. Polonya'nın ve Ukrayna'nın eleme gruplarında en azından ilk 2 torbada olamayacağını varsayarsak gruplardan çıkarak Avrupa Şampiyonası vizesi alabilmesi mucizelere kalabilirdi. Gelelim karşılaşmaya, iki takımı da çok fazla izleme fırsatım olmadı. Genel anlamda da böyle büyük turnuvalarda yorum yazmaktansa bahis yaparak keyfini çıkartma...

Malezya'lı Chan Tien Ghee'nin satın aldığı Galler kökenli Cardiff'te değişim başlamış. West Ham'a kaybedilen play-off finalinin ardından operasyonlar başlamış. Transfere büyük bir bütçe ayıran Chan Tien Ghee takımda ilk değişikliği logosunu değiştirmekle başlamış. "BlueBirds" lakabı olan Cardiff'in bundan sonra lakabı "Dragon" olacak sanırım. Paranın bu kadar köklü kulüpleri bile değiştiğini gördükçe cidden üzülüyorum. Kulüp patronları takımları FM-CM oynar gibi diledikleri gibi değiştirebiliyorlar. Cardiff takımındaki bu değişim, umarım Portsmouth'un başına açılan sorunları açmaz.

1963 yılında George Best'in efsaneleştirdiği Manchester United'ın "7" numaralı forması, sonrasında giyen her futbolcu için çok özel olmuştur. Sonrasında giyen; Eric Cantona, David Beckham, C. Ronaldo ve son olarak M.Owen için büyük önem taşıdı. Şimdi ise, "7" numaralı formanın yeni sahibi S.Kagawa oldu. Dortmund'a 350 bin euro'ya transfer olan ve takımın en iyileri arasına adını yazdıran Kagawa, Kırmızı Şeytanlar'ın yeni efsanesi olma yolunda ilk adımı attı. Dortmund takımında gösterdiği performansın biraz üzerine çıkarak takımın efsaneleri arasına adını yazdırabilir. Fakat, Dortmund performansı o'nu sadece takım futbolcusu yapar. Bu da Manchester United taraftarını pek memnun etmeyecektir.

Portekiz taraftarları koreografi konusunda son noktaya ulaşmışlar. Tablet bilgisayarlarla yapılan koreografi bundan sonrası için, diğer takım taraftarlarını koreografi konusunda daha da ileriye taşıyabilir. Portekiz'li taraftarlar öncülük yapmışlar.

İstanbul deyince aklıma Stadyum gelir Kanımın karıştığını duyarım ılık ılık Memleketimin insanlarına Daha fazla sokulmak isterim yanlarına Ben de bağırırım birlikte Avazım çıktığı kadar Göğsümü gere gere Ver Lefter’e / Yaz deftere!