Ana içeriğe atla

Trabzonspor 0-3 Fenerbahçe | STSL 22. Hafta

Uzun bir aradan sonra Fenerbahçe maçı izlerken; hiç bu kadar rahat olmamıştım. Son 11 Trabzon deplasmanından 8. galibiyetle takım ayrılırken; bende oynanan futboldan bir o kadar keyif aldım. Mücadele ve sahada hareket eden Fenerbahçe takımı için yapılması gerekenler sahaya yansıtıldığı zaman ne kadar rahat maç kazanabileceğini hep birlikte görmüş olduk. Galatasaray'ın kazanmış olmasını kafaya takmadan önümüzdeki maçlara bakarak ve kendi futbolumuzu oynayarak başarıyı yakalayabileceğimizi gördük. Mersin deplasmanı ardından Bate deplasmanı ve ardından Trabzon deplasmanıyla zaten yorucu bir deplasman serisini geride bıraktık. Bundan sonrası için sahada daha verimli ve kendine güvenen bir takım olacaktır.

Uzun zamandır takım için sadece "saha içi" organizasyonlarına baktığımı söylemeliyim. İstatistikler ve veriler zaten her şeyi ortaya koyuyor. Bazı kesim rakamlara takılmanın yersiz olduğunu savunsa da asıl "anahtar" bu rakamlarda olduğunu söylemeliyim. Defalarca; sosyal medyada bu takımın "takım yerleşim mesafesi, takım endeksi ve takım boyu" hakkında konuşmuştuk. Ne kadar daha aza indirirsek; takımın daha etkili olduğunu söylemeye çalışıp durduk. O oynar mı? Bu orada oynar mı? Neden bu çıktı/girdi? değil mevzumuz. Asıl konu oyunu doğru oynayabilmekte. Bunu yapacak isimlerin tamamı kadromuzda mevcut. Fakat, sorun kendilerine olan güveni bir türlü sağlayamamalarıydı. Trabzonspor maçında ilk "10 dakika" dışında 80 dakika bu "doğruları" yapan bir takım vardı sahada.

Nedir bu doğrular?

Sezon takım denge endeksi 55'lerde ve takım boyu 45 metrelerde dolaşan Fenerbahçe takımının Trabzonspor maçında ki "takım denge endeksi ve takım boyu" ne seviyede sağdaki fotoğrafta görüyoruz. Takım boyunu ne kadar kısa tutarsak; futbolcular arası pas bağlantıları o kadar yerinde oluyor. Mesafe ne kadar uzak olursa; pas bağlantılarındaki aksaklık gözle görülür boyuta ulaşıyor. Fenerbahçe, Trabzonspor karşısında bu konularda sezonun en iyi istatistiğini sağladı. Takım boyunu kısa tutup, defans-ortasaha-hücum bölgesindeki mesafeyi daraltarak, pas bağlantılarında ve yardımlaşmada bir o kadar verimli görüntü çizdi. Bu uzunlukta diziliş sayesinde takımın "pas başarı" sayısı da fazlasıyla artmış durumda. Neticesinde bu şekilde oynamaya devam edebildiğimiz sürece; rakip bölgede top yapabilen Fenerbahçe daha fazla üretkenlik gösterebilecektir. Trabzonspor maçı bu şekilde oynamaya devam edersek; neler yapabileceğimizin en güzel örneği oldu.

*******

Takım denge endeksi ve takım boyu baz alındığında soldaki fotoda "pas" trafiği de dolaylı yoldan olumluya dönmüş durumda. Özellikle, orta alanda Emre'nin tam bir "liderlik" üstlenerek oynadığı Trabzonspor karşısında orta alanda üstünlüğü ve verimliliği negatife çevirmemiz mümkün değildi. Emre'nin Topal'dan daha fazla insiyatif ve farklılık gösterdiği Trabzonspor maçında sürekli "gamsız" sıfatı üzerine yapışan C.Baroni'de istenilen futbolu ortaya koymaktan çekinmedi. Son karşılaşmalara bakıp, konuşacak olursak; Baroni son haftaların en iyi futbolunu sahaya yansıttı diyebiliriz. Emre'nin ve Topal'ın orta alandaki akfit ve hareketli futbollarını düşünürsek; Baroni için hücum bölgesinde bir şeyler beklemek en doğal hakkımızdı. Neticesinde Baroni'de bizim yüzümüzü kara çıkartmayarak hücumsal yönde beklediğimiz verimi sağlamış oldu.

*******


Baroni'nin bu kadar aktif oynamasını; bir başka grafikle açıklamak mümkün. Sağ taraftaki fotoya bakacak olursak; Baroni'nin uzun zaman sonra hücum bölgesinde bu kadar akfir rol üstlendiği maç yok. Maça kendini vermiş ve hücum bölgesinde "bir şeyler yapmasını" beklediğimiz Baroni; "Trabzon deplasmanını seviyorum" demecinin ne kadar yerinde olduğunu göstermiş oldu. Hücum bölgesinde yaptığı pas trafiğiyle arkadaşlarını da rahatlatan Baroni'nin bu şekilde devam edebilmesini çok fazla beklemiyorum. Zaman zaman bu kadar etkili oynadığı karşılaşmalar oluyor. Fakat, Trabzonspor maçındaki hücumsal hareketliliğini diğer karşılaşmalarda zaman zaman göstermesi bile yeterli olacaktır.

*******
Takımın defansif anlamda neler yapabildiğini de en güzel Trabzonspor maçında gördük. İstedikleri zaman neler yapabileceklerini gösterdiler. Gökhan Gönül'ün savunma ve orta alandaki çalışkanlığı bize eski Gökhan'ı tekrardan izletme fırsatı verdi. Karşılaşmada takımın en fazla çalışan isimlerinden biriydi. Egemen'in defansif anlamda iyi bir maç çıkartması; Bekir'i görmezden gelmemizi sağladı. Bekir'in maç 0-0 giderken; Volkan'a verdiği geri pasta zaten topa gelişinden bir sıkıntı çıkacağını hissettiriyordu. Neticesinde de tartışma konusu olan pozisyon doğmuş oldu. Yine de iyi oynayan takımın sırıtmayan bir parçası oldu. Yalnız, ilginç olan bir konu var. G.Gönül - Bekir - Egemen - Hasan Ali'den kurulu defans ile çok daha iyi savunma yapabildiğimizi görüyoruz. Yobo'nun gelişi sonrası savunmada Bekir - Egemen ikilisinden birinin yerinin değişmesi sıkıntı yaratacaktır. Bu değişen ismin; Bekir olması benim kişisel düşüncemdir. Ama, Yobo - Egemen ikilisi de ne kadar uyum sağlar bilinmez.

*******
Son olarak, futbolcuların genel istatistiklerine göz atalım. Emre'nin gelişi takıma ne kadar pozistif bir hava kattığını söylemek mümkün. Kendisi için pozitif geçen bir İspanya tatili Emre'yi kendine getirmiş. Sadece takımı düşünen ve arkadaşlarıyla pozitif iletişim halinde olan Emre, Trabzonspor maçının kahramanıydı. Orta alanda top alan top dağıtan ve takımı ileriye çıkartan "kaptan" bu şekilde devam ettiği sürece, Fenerbahçe orta sahasında sıkıntı yaşanmayacak seviyelerde dolaşacaktır. Topal - Meireles ikilisinin değişimi Emre'yi etkileyebilecek gibi görünse de her iki futbolcuyla da olumlu yapabileceklerinin üzerinde duracağından şüphem yok.

Olumlu geçen Trabzonspor deplasmanından alınan 3 puan dışında takımdaki biraz kıpırdanış da gözlerden kaçmadı. Daha bilinçli ve işi sıkı tutan bir takım olabilmemiz için hiç bir neden yok. Bu karşılaşmadan sonra "biz iyi bir takımız" olgusunu kafalarına kazımaları gereken futbolcular; geri kalan tüm maçlara final havasında hazırlanıp, çıkarlarsa tünelin sonundaki ışık çok daha parlak olacaktır. Güven kaybı yaşamadığımız sürece, Kasımpaşa ve Bate maçlarından da çıkacak iyi sonuç; gerisi için müthiş bir ateşleme olacaktır.

Önder Ayhan PEKTAŞ

Not: istatistikler  MatchStudy.com adresinden alınmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fenerbahçe Yeni Sezon Formaları / 2012-2013

2012/2013 Fenerbahçe Formaları  2012/2013 Efsane Çubuklu Forma   2012/2013 Arma Forma 2012/2013 Gölge Kanarya Forma

Arsenal İç Saha Forması / 2012-2013

 

Futbol Ve Siyaset İlişkisi

Siyaset ve spor ilişkisini farklı açılardan incelemek mümkün. Bunları kategoriler halinde incelemek bir hayli uzun yazılar ve vakit harcamamıza neden olabilir. Biz, siyaset - futbol ilişkisini 3 gerçek örnekle açıklayalım; Aslında herkesin çok yakından bildiği bir konu. Siyaset ve spor denildiği zaman akla İtalya'nın gelmesi çok doğal bir durum gibi gözükmekte. Her siyaset liderinin futbolla yakından ilgilenip bu anlamda büyük bir kitleye hitap etme çabası uzun senelerdir görülmüş, en kolay politika araçlarından biri olmuştur. Bunun en güzel örneğini; 1986'da AC Milan başkanlığına gelen medya patronu Silvio Berlusconi'yi gösterebiliriz. 1979'dan Berlusconi döneminin bir kısmını içeren sürekli rüşvet skandallarıyla çalkalanan AC Milan'ın bir Avrupa devi haline gelmesi ve bunun sonucunda Berlusconi'nin İtalya Başbakanlığı'na uzanan süreç en güzel örneklerden biridir. Berlusconi, AC Milan'ı ne kadar yükseğe taşıdıysa kendisi de siyasette o kadar mesaf