Merseyside doğumlu birinin bu şehrin iki büyük takımından birini tercih etmesi çok normaldi. Fakat, Steven Gerrard daha 7 yaşındayken; renginin kırmızı olduğunu gösteriyordu. 7 yaşında Liverpool akademisine adım attığından ve ortaya koyduğu performansla ileride büyük bir yetenek olacağını gösteriyordu. 17 yaşında profesyonel sözleşme imzaladığı Liverpool takımının kaptanlık pazubandını 23 yaşında koluna geçiriyordu. Fowler, Carragher, Owen ve Steve McManaman gibi isimlerle yetişmeye başladığı Liverpool Akademisi'nde yetişen Gerrard, futbolu izlenir ve güzel yapan futbolcular arasında yerini alıyordu.
23 yaşında Gerard Houllier o'na kaptanlık pazubandını verirken; hem futbolcusunun disiplinli ve genç arkadaşlarına örnek olmasını düşünüyordu. Gerrard, hocasının yüzünü kara çıkartmayarak 10 senedir kolundan çıkartmadığı kaptanlık pazubandıyla takımın efsanesi olmayı başarıyordu. Kaptanlık apoletinden sonra oynadığı futbol, özel yaşantısı ve takım içindeki iletişimiyle birlikte Gerrard büyük bir değişim gösteriyordu. Kendi jenerasyonundan isimlere örnek teşkil eden Steven Gerrard, taraftarın da bir numaralı sevgilisi olma yolunda emin adımlarla ilerliyordu. 23 yaşındaki futbolcuların ülkemiz futbolunda "genç ve pişme evresi" şeklinde algılandığını düşünürsek; Houllier, Gerrard için riski göze almış ve başarılı olmuştur. Bunda pastanın yarısı da Gerrard'a aittir.
İstanbul'da Milan ile oynadıkları Şampiyonlar Ligi Finali'nde kupa en çok o'na yakışacaktı. İlk yarısında vasata bile yaklaşmayan Liverpool takımını ikinci yarıda ateşleme görevi o'na aitti. Kendisi gibi kazanmayı düşünerek çıkaran arkadaşlarıyla unutulmaz bir zafere imza atarak; kariyerindeki en güzel kupalardan birini kazanıyordu. Liverpool taraftarlarının taptığı Gerrard kupayı havaya kaldırdığında bu takım için ne kadar önemli ve özel olduğunu bir kez daha gösteriyordu. Maçın ilk yarısı sonrasında soyunma odasında takım arkadaşlarıyla yaptığı konuşmadan bahseden o zamanın takımın başındaki isim; Benitez bile hayretle takip ettiğini dile getiriyordu.
Uzaktan attığı şut ve goller dışında saha içindeki liderlik vasıflarıyla Gerrard'ın özel bir futbolcu olması engellenemezdi. O, attığı ve attırdığı goller dışında takım ruhu ve liderliği adına İngiltere futbolunun en büyük futbolcularından biri olmayı sonuna kadar hak ediyordu. Neticesinde de aldığı ödüller ve ünvanlar bunları kanıtlıyordu. Dediğimiz gibi, futbolu izlenir ve güzel kılan "güzel adamlar" arasında Steven Gerrard'ın yer almaması için hiçbir neden yok. Bir kaç sene daha kendisini izleme fırsatı bulacağımız için şanslıyız.
Liverpool taraftarının kendisi için yaptığı beste ile Gerrard yazımızı tamamlayalım;
Steve Gerrard, Gerrard... He'll pass the ball 40 yards... He's big and he's fucking hard... Steve Gerrard, Gerrard...
Yorumlar