Ana içeriğe atla

Futbol Ve Siyaset İlişkisi


Siyaset ve spor ilişkisini farklı açılardan incelemek mümkün. Bunları kategoriler halinde incelemek bir hayli uzun yazılar ve vakit harcamamıza neden olabilir. Biz, siyaset - futbol ilişkisini 3 gerçek örnekle açıklayalım;

Aslında herkesin çok yakından bildiği bir konu. Siyaset ve spor denildiği zaman akla İtalya'nın gelmesi çok doğal bir durum gibi gözükmekte. Her siyaset liderinin futbolla yakından ilgilenip bu anlamda büyük bir kitleye hitap etme çabası uzun senelerdir görülmüş, en kolay politika araçlarından biri olmuştur. Bunun en güzel örneğini; 1986'da AC Milan başkanlığına gelen medya patronu Silvio Berlusconi'yi gösterebiliriz. 1979'dan Berlusconi döneminin bir kısmını içeren sürekli rüşvet skandallarıyla çalkalanan AC Milan'ın bir Avrupa devi haline gelmesi ve bunun sonucunda Berlusconi'nin İtalya Başbakanlığı'na uzanan süreç en güzel örneklerden biridir. Berlusconi, AC Milan'ı ne kadar yükseğe taşıdıysa kendisi de siyasette o kadar mesafe almış oldu. İtalya'da yaşanılanları bir kenara bırakırsak, bir başka örnekte İngiltere Başkanı Tony Blair'in iktidara geldiği dönemi gösterebiliriz. 1997 yılında iktidara geldikten sonra eski muhafazakar bakan David Mellor başkanlığından bir "Football Fask Force" adı altında bir yönetim kuruldu. Yok olmaya ve gözden düşmeye başlayan İngiliz Futbolu'nu yeniden diriltmeye ve eski itibarını kazandırmaya çalıştılar.

İtalya ve İngiltere'deki örnekler sadece en bilinen siyaset - spor ilişkisi olarak göze çarpıyor. Bizim ülkemizde ise, Cumhuriyet'in kurulmasının öncesine kadar dayanan bir süreç var. Söylenenler ve kitaplara aktarılanlara göre, II. Abdülhamit sırf kalabalıklardan korktuğu ve spor da kalabalıkları çektiği için kitlesel spor yapılmasına izin vermemiş, "spor yapanların eşek sudan gelinceye kadar dövülüp dağıtılmasını" buyurmuş. İttihat-Terakki ise, futbolu halkı etkilemenin aracı olarak kullanmıştı. Talat Paşa döneminin takımı Fenerbahçe'yi kontrol altına almak istese de bunda başarılı olamamış ve sonrasında 1910'da İngilizlerin kurduğu "Progress" devralarak adını 1914'de "Altınordu" olarak değiştirmişti. Altınordu'nun başarısızlığı sonrasında Talat Paşa, Altınordu takımına geçmeyenleri cepheye göndermekle tehdit etmeye başlayında dönemin en güçlü takımı Fenerbahçe'yi geçmeyi başarmışlardı. Fakat, Cumhuriyet döneminde devletten destek göremeyen Altınordu takımı 1941 yılında Fenerbahçe'ye katılmak zorunda kalmıştı.

Bu örneklemeler sonrasında siyaset ile sporun (bunu futbol örnekleriyle açıklasak da) her zaman iç içe olduğunu görmek gerekir. Siyasetin, özellikle futbolu kullanarak çok büyük yaptırımlar yapabildiğini ve toplumu yönlendirebildiğini görebiliyoruz. Siyasetin içinde olduğu spor ile çok fazla ilerlenemeyeceği ve sürekli bir baskının olacağı aşikar. Siyasetin üzerinde olduğu spor ile ilerlemek de çok sağlıklı gözükmüyor. Kendi ülkemiz adına konuşmak gerekirse, Cumhuriyet dönemi öncesinde farkına varılan "futbol" silahı hala kullanılmaktadır. Ve bu durumun böyle devam etmesi durumunda da çoğu Dünya Ülkesi futbolundan geride kalmaya mahkum olacakmışız gibi bir izlenim söz konusu.
Önder Ayhan Pektaş

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fenerbahçe Yeni Sezon Formaları / 2012-2013

2012/2013 Fenerbahçe Formaları  2012/2013 Efsane Çubuklu Forma   2012/2013 Arma Forma 2012/2013 Gölge Kanarya Forma

Ödüllü Skor Tahmin Yarışması / Genel Bilgiler

Yeni sezonda hediyeli bir "skor tahmin yarışması" düzenleme fikrim vardı. Bunu sonunda hayata geçirmeye karar verdim. Hediye konusuna gelecek olursak; kazanan arkadaşa gönül verdiği renklerin formasını hediye edeceğim. Fakat, İstanbul - İzmir - Ankara takımları dışında çok ters takımların formalarını bulmak zor olur. Eğer böyle bir durum oluşursa; bunu kazanan arkadaşla irtibata geçerek ortak bir hediye bulabiliriz diye düşünüyorum. Çok fazla kurallarla boğulu olmadan ve keyif alabileceğimiz bir yarışma olacağını düşünüyorum. Umarım hepimizin keyif alacağı bir yarışma olur. İlk haftadan itibaren başlayacak yarışmada tahmin edilecek maç sayısı ve ligleri kendim belirleyeceğim. Çok uçuk ligler olmayacak. Türkiye - Almanya - İspanya - İngiltere - İtalya ağırlıklı yapmayı düşündüğüm yarışmada min. 6 maç paylaşacağım. Bu maçlar arasından yapılacak yarışma sonunda kazananı belirleyeceğiz. Tahmine sunulacak karşılaşmalar içerisinde Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi, Türkiye Kupası,

İkinci Skor Tahmin Yarışması Genel Bilgiler ve Kurallar

Ligin ilk yarısında "Ödüllü Skor Tahmin Yarışması" düzenlemiştik. Uzun süren ve bir hayli keyif aldığımız yarışmanın ikinci dönemi için o zaman da devamlılığını sağlamak için elimden geldiğince zaman ayıracağımızı söylemiştik. Ligin ikinci yarısının başlamasıyla birlikte, #skortahmin yarışmasının ikincisini düzenlemeye devam edeceğiz. 18. haftayı es geçerek 19. haftayla birlikte sadece Süper Toto Süper Lig maçlarının olacağı bir yarışma düzenleyeceğiz. Sadece STSL maçlarının olması puanlama için avantaj sağlayacaktır. Hem de hepimizin takip ettiği ve tahmini diğer liglere göre daha kolaylaştırması açısından bu tercihte bulundum. Çok fazla lafı uzatmadan, kurallar ve puanlama ile ilgili bilgileri sizlerle paylaşayım ve yarışma başlangıç haftamızı beklemeye başlayalım. Puanlama;  1- Yarışmacı doğru skor tahmininde bulunduğu her maç için; 1 puan alacaktır. 2- Bunun dışında ekstra bir puanlama olmayacaktır. 3-  Yarışmanın son haftasında genelde en fazla doğru "skor tah