Ana içeriğe atla

Fenerbahçe 1-0 Gaziantespor / 16.04.2011


Yorucu bir cumartesi başlangıcından sonra, günün yorgunluğunu maça giderek atlatalım dedik. Trafik dolayısıyla biraz geç gitsem de stad çevresinde maç öncesi keyfimizi yaptık. Sarı-lacivert renklere bürünmüş Kadıköy'e uzun zaman olmuştu gitmeyeli. Kadıköy'e ulaştığımızda Nazlı'nın Yeri'nde biraz mola verdik. Maç öncesi tahminler ve galibiyete olan inanç tüm Fenerbahçe taraftarlarında hat safhadaydı. Nazlı'nın Yeri'nden kalktıktan sonra ikinci adresimiz, İbrahim Öktem'in önünde ki yerimizi aldık. Maça yarım saat kalmasına rağmen, stad dışı fazlasıyla kalabalıktı. Alkollü stada alınmıyor! söylemlerinin ortada dolaşmasına rağmen, stad çevresinde promil seviyesi fazla bir çok insan stada giriş için turnikelere doğru ilerlemeye başlıyordu. Biz de "Fenerium Üst" tribünün de ki yerimizi almak için sıraya girdik. Çok fazla sırada beklemeden 5 dakika sonra tribünde ki yerimizi aldık.

Maçın başlaması ile zor geçeceği ve Hüseyin Göçek'İn sıkıntı vereceği belli oldu. Maçın daha 1. dakikasında Emre Güngör'ün ceza sahası içinde Alex'e yaptığı pozisyondan sonra, taraftar da protestolarına başladı. Daha 1. dakikadan gerilen bir Fenerbahçe taraftarı vardı. Zaten, ceza sınırında olan Fenerbahçe için büyük bir tehlikeydi. Ama, bu gibi oyunlara gelmeyen Fenerbahçe tribünlerinden ciddi anlamda bir tepki olmadı. Yerli yerinde protestosunu yaparak, maçı atlatan bir Fenerbahçe taraftarı vardı. Dediğimiz gibi 1. dakikada başlayan hata silsilesi 90+7'ye kadar sürecekti. Niang'ın es geçilen penaltı pozisyonu. Sert oynayan Antep takımının göz ardı edilmesi. Göçek'in sarı kart elinde dolaşması. İki takıma da gösterdiği kartlarda tutarsız olması ve uzun zaman sonra polis eşliğinde soyunma odasına giden hakem (!) olması, maçın en dikkat çekici anlarıydı. Aslında detaylı bir yazı yazsak, daha konuşacak çok fazla pozisyon ve konu var.

Ama, bu maç için yazımı kısa tutmak istedim. Geçmişten beri süre gelen Fenerbahçe'nin üzerine oynama politikası artarak devam ediyor. Takımı 14. sırada olandan tutun tüm takım taraftarlarının Fenerbahçe'nin yenmesinden sonra üzüntü duyması da bunun göstergesi. Fakat, biz şampiyonluk yolunda ısrarlı bir şekilde ilerliyoruz. Tam 13 maç oldu kaybetmeyeli. Sezon sonuna kadar da kaybetmeden kazanarak mutlu sona ulaşacağımıza inanıyoruz. Şimdi önümüzde Bucaspor deplasmanı var. Bu karşılaşmadan daha zor bir karşılaşma olacak. Ama, oradan da başımız dik bir şekilde ayrılacağımızı düşünüyorum. Son söz...

Fenerbahçe düşmanlarını yeneceğiz!

Yorumlar

Sıradanbirblog dedi ki…
5 maçın en az 2 si bu maç gibi geçer.
mükemmel olmayan bir Fenerbahçe'nin şampiyon olması çok zor. bütün rüzgarlar karşıdan esiyor. talım gereçekten çok arzulu ve çok çalışıyor, kalan 5 maçtada böyle mücadele etsinler, şampiyon olalım olmayalım canları sağ olsun.akşam tekrar anladık, Türkiye de şampiyonluk bu saatten sonra şansa bağlı.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fenerbahçe Yeni Sezon Formaları / 2012-2013

2012/2013 Fenerbahçe Formaları  2012/2013 Efsane Çubuklu Forma   2012/2013 Arma Forma 2012/2013 Gölge Kanarya Forma

Arsenal İç Saha Forması / 2012-2013

 

Futbol Ve Siyaset İlişkisi

Siyaset ve spor ilişkisini farklı açılardan incelemek mümkün. Bunları kategoriler halinde incelemek bir hayli uzun yazılar ve vakit harcamamıza neden olabilir. Biz, siyaset - futbol ilişkisini 3 gerçek örnekle açıklayalım; Aslında herkesin çok yakından bildiği bir konu. Siyaset ve spor denildiği zaman akla İtalya'nın gelmesi çok doğal bir durum gibi gözükmekte. Her siyaset liderinin futbolla yakından ilgilenip bu anlamda büyük bir kitleye hitap etme çabası uzun senelerdir görülmüş, en kolay politika araçlarından biri olmuştur. Bunun en güzel örneğini; 1986'da AC Milan başkanlığına gelen medya patronu Silvio Berlusconi'yi gösterebiliriz. 1979'dan Berlusconi döneminin bir kısmını içeren sürekli rüşvet skandallarıyla çalkalanan AC Milan'ın bir Avrupa devi haline gelmesi ve bunun sonucunda Berlusconi'nin İtalya Başbakanlığı'na uzanan süreç en güzel örneklerden biridir. Berlusconi, AC Milan'ı ne kadar yükseğe taşıdıysa kendisi de siyasette o kadar mesaf