Ana içeriğe atla

3. Hafta | Fenerbahçe - Sivasspor | 5-2


5-2... Güzel skor ve galibiyet. Arzu edildiği ve mücadele verildiği zaman neler yapabileceklerini görmüş oldular. Sahada formanın hakkı verildiği taktirde taraftar tarafından da nasıl bir etkiyle karşılaşabileceklerini de görmüş oldular. Her zaman böyle oynayabilirler mi? Elbette. Tek istek; mücadele. Bunu yapabilecek kapasiteye de yavaş yavaş geliyorlar.

Takımın geneli sahada mücadele anlamında eksiksiz oynadı diyebiliriz. Fakat, iyi futbol? Sürekli değil. Zaman zaman oyundan düşen bir Fenerbahçe izledik. İlk yarı çok koşan rakibine nefes aldırmayan üzerine skor avantajını da fazlasıyla elinde bulunduran bir takımın ikinci yarı aynı baskıyla oynamasına rağmen bulduğu 2 güzel gol ile skoru bu kadar rahat bir konuma getirmesi normal. Kendi adıma söylemem gerekirse; önde basan ve dikine oynayan bir Fenerbahçe takımı 20-25 dakikada maçı kendi lehine çok rahat bir şekilde getirecek yetenekte futbolculara ve kapasiteye sahip. Önemli olan bunu doğru zamanda yapabilmek.

Holmen'in lisansın geç çıkartılmış olması geçmiş karşılaşmalardaki sıkıntılara "lan önceden lisansı çıkartılsaydı" serzenişi akıllara getirebilir. Fakat, eldeki mevcut kadro içerisinde de bu işi doğru yapabilecek isimlerden istenilen verimin alınamaması işin kötü tarafıydı. Nitekim, Holmen'in kadroya dahil olması bu negatif etkiyi kaldırabilecek seviyede bir görüntü çizdi. Ersun Yanal'ın beklediği futbol için sahada olması gereken isim; Holmen'in kondisyon açısından biraz daha seviye arttırması Fenerbahçe orta alanı için pozitif katkı sağlayacaktır.

Yediğimiz iki gol için söylenebilecek bir çok şey bulabiliriz. Ben o konuya pek girmek istemiyorum. Kademe hataları, kapatılan köşeden yenilmiş gol vs... Olabilecek hatalar gibi gözükse de derhal toparlanılıp bu hataların bertaraf edilmesi gerekir. Bunun dışında bu akşam sahada görmek istediğimiz takımımızı  izleme şansı yakaladık. Umarım bu şekilde devam ederler. Onlar bu şekilde mücadele etmeye devam etsinler galibiyetler, mağlubiyetler ve beraberlikler çok önemli değil. Doğru işi yaptıkları sürece hep kazanan olacaklarından hiç şüphem yok.

"Bu daha başlangıç, mücadeleye devam..." 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fenerbahçe Yeni Sezon Formaları / 2012-2013

2012/2013 Fenerbahçe Formaları  2012/2013 Efsane Çubuklu Forma   2012/2013 Arma Forma 2012/2013 Gölge Kanarya Forma

Arsenal İç Saha Forması / 2012-2013

 

Futbol Ve Siyaset İlişkisi

Siyaset ve spor ilişkisini farklı açılardan incelemek mümkün. Bunları kategoriler halinde incelemek bir hayli uzun yazılar ve vakit harcamamıza neden olabilir. Biz, siyaset - futbol ilişkisini 3 gerçek örnekle açıklayalım; Aslında herkesin çok yakından bildiği bir konu. Siyaset ve spor denildiği zaman akla İtalya'nın gelmesi çok doğal bir durum gibi gözükmekte. Her siyaset liderinin futbolla yakından ilgilenip bu anlamda büyük bir kitleye hitap etme çabası uzun senelerdir görülmüş, en kolay politika araçlarından biri olmuştur. Bunun en güzel örneğini; 1986'da AC Milan başkanlığına gelen medya patronu Silvio Berlusconi'yi gösterebiliriz. 1979'dan Berlusconi döneminin bir kısmını içeren sürekli rüşvet skandallarıyla çalkalanan AC Milan'ın bir Avrupa devi haline gelmesi ve bunun sonucunda Berlusconi'nin İtalya Başbakanlığı'na uzanan süreç en güzel örneklerden biridir. Berlusconi, AC Milan'ı ne kadar yükseğe taşıdıysa kendisi de siyasette o kadar mesaf