Ana içeriğe atla

Polonya - Yunanistan İddaa Tahmini


Şampiyona'nın açılış karşılaşması. Genel olarak Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası'nın açılış karşılaşmalarında nedense ev sahipleri bir adım önde oluyor. Bunu izlenilebilirlik, yayın gelirleri, üst makam insanların stadyumda bulunması, Fifa - Uefa işgüzarlığı vb. bir çok konuyla daha da fazla açabiliriz. Fakat, durum bana göre çok da öyle değil. Şampiyona'ya kafa olarak daha rahat hazırlanan ev sahipleri bence ilk karşılaşmalarda bir adım önde oluyor. Baktığımız zaman Polonya - Ukrayna ortaklığındaki şampiyonada her iki takımında muhtemel "eleme grubu" maçlarından buralara kadar gelebileceğini kimseler tahmin edemezdi. Polonya'nın ve Ukrayna'nın eleme gruplarında en azından ilk 2 torbada olamayacağını varsayarsak gruplardan çıkarak Avrupa Şampiyonası vizesi alabilmesi mucizelere kalabilirdi.

Gelelim karşılaşmaya, iki takımı da çok fazla izleme fırsatım olmadı. Genel anlamda da böyle büyük turnuvalarda yorum yazmaktansa bahis yaparak keyfini çıkartmaya çalışırım. Yine de elimden gelidiğince, klavyemizin döndüğünce yorumlamaya çalışalım.

Polonya hazırlık maçlarında "özet görüntülerle" izlediğim kadarıyla Lewandowski üzerine kurulu bir takım. Ortaya koydukları futbol takım oyunundan öteye gitmiyor. O'nu da en azından yapabilmeye çalışıyorlar. Belli bir sistem takımı olduklarını söylemek haksızlık olur. Tipik bir 4-2-3-1 takımı olan Polonya'da takımın bütün yükünü çeken isimlerse; B.Dortmund futbolcuları. Oynayabildikleri (iyi oynadıkları zamandan bahsediyorum) taktirde takımda biraz kıpırdanma yaşanıyor. Turnuvanın açılış maçında karşılaşacakları Yunanistan'ı da oldum olası bir türlü benimseyemedim. Bu durum sadece futbolla alakalı bir durumdur. Başka bir durum söz konusu değil. 2004'de kazandıkları kupada duyduğum nefreti anlatamam. Ortaya koydukları futbolla bütün herkesin de pek fazla memnun etmediğini düşünüyorum. 8 sene sonra ise, o takımdan çok fazla bir şey kalmamış gibi görünüyor. Yine de o ekolü az da olsa devam ettirebildiklerini de görüyoruz. Bu turnuvada iş yapabileceklerse, Samaras ve Gekas'ın ayaklarına bakacaklarını düşünüyorum. Samaras - Gekas ikilisi ne kadar etkili olursa Yunanistan takımı da bana göre o kadar başarılı olacaktır.

Sonuç olarak; turnuvanın açılış maçında ev sahibinin rakibine göre bir adım önde olduğunu zaten yazımızın başında üretilebilecek sebeplerle belirtmiştik. En azından bu karşılaşma için, bahis anlamında işimizi garantiye almak için gol bahislerine yönelmek en iyi tercih gibi görünüyor. Ben biraz risk sever biri olduğum için "gol bahisi" ile birlikte bir-iki bahis seçeneğini daha değerlendireceğimi söyleyebilirim. Bahis bürolarından oynayanlar için avantaj sağlayan bu karşılaşma için iddaa bayii üzerinden oynayanlar "2.5 GOL ALT" bahisini değerlendirebilir. Bürolardan oynayacaklar için; en avantajlı bahis tercihi "livebet" seçeneği gözükmete. En azından ilk 15 dakika golsüz geçilen maça yapılacak "livebets" seçenekleri para kazandırabilir.

2.5 Gol Alt 

Kısa Bilgiler; 
Polonya son 6 maçının 5'ini kazandı 1 beraberlik aldı.
Polonya'nın son 5 maçının 4'ü 0-1 gol aralığında bitti.,
Yunanistan son 21 maçında 1 kez kaybetti / 11 galibiyet, 9 beraberlik
Yunanistan'ın son 11 maçının 9'u ALT bitti.
Polonya ile Yunanistan arasındaki son 4 maç ALT bitti.
Polonya ile Yunanistan arasındaki son 7 maçın 6'sında karşılıklı gol olmadı.
Polonya son 5 maçta Yunanistan'ı 4 kez yendi 1 kez berabere kaldı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fenerbahçe Yeni Sezon Formaları / 2012-2013

2012/2013 Fenerbahçe Formaları  2012/2013 Efsane Çubuklu Forma   2012/2013 Arma Forma 2012/2013 Gölge Kanarya Forma

Arsenal İç Saha Forması / 2012-2013

 

Futbol Ve Siyaset İlişkisi

Siyaset ve spor ilişkisini farklı açılardan incelemek mümkün. Bunları kategoriler halinde incelemek bir hayli uzun yazılar ve vakit harcamamıza neden olabilir. Biz, siyaset - futbol ilişkisini 3 gerçek örnekle açıklayalım; Aslında herkesin çok yakından bildiği bir konu. Siyaset ve spor denildiği zaman akla İtalya'nın gelmesi çok doğal bir durum gibi gözükmekte. Her siyaset liderinin futbolla yakından ilgilenip bu anlamda büyük bir kitleye hitap etme çabası uzun senelerdir görülmüş, en kolay politika araçlarından biri olmuştur. Bunun en güzel örneğini; 1986'da AC Milan başkanlığına gelen medya patronu Silvio Berlusconi'yi gösterebiliriz. 1979'dan Berlusconi döneminin bir kısmını içeren sürekli rüşvet skandallarıyla çalkalanan AC Milan'ın bir Avrupa devi haline gelmesi ve bunun sonucunda Berlusconi'nin İtalya Başbakanlığı'na uzanan süreç en güzel örneklerden biridir. Berlusconi, AC Milan'ı ne kadar yükseğe taşıdıysa kendisi de siyasette o kadar mesaf