Ana içeriğe atla

Fenerbahçe 2012/2013 Sezon Değerlendirmesi


Yorucu ve heyecanı fazla bir sezonu geride bıraktık. Maksimum 65 olası oynanılacak karşılaşmadan 64'ünü oynadı Fenerbahçe takımı. Bir lig ikinciliği, bir lig kupası ve Avrupa Ligi yarı finali oynadılar. Ne gerek vardı bu kadar heyecana? Yorgunluğa? Değil mi? Ligde 34 maç yapacaksın; üzerine 11 kupa maçı ve ardından Avrupa'da 18 karşılaşma... Pes. Gerek yoktu(!) 34 maç + 11 kupa + 5-6 Avrupa maçı neyine yetmiyor?

Maksimum 45-50 arası maç oynayacaksın ki futbolcular yorulmasın(!) Taraftar heyecan yapmasın(!) Ne gerek vardı... Bu kadar karşılaşmaya bize de yazık değil mi? Lig maçı yapıyorsun, ardından 2 gün sonra Avrupa sonra dönüşte kupa - lig - avrupa vs... şeklinde devam ediyorsun. Buna ne futbolcu temposu dayanır. Ne de taraftar karaciğeri... İnsaf. Seneye umarım böyle bir tempoda heyecan yaşamayız(!)

Şaka bir tarafa... Şimdi gelelim sezon değerlendirmesine. Ben genelde sezon değerlendirmesini aklıma gelen futbolcuların performans özeti olarak geçiyorum. Sonrasını siz okulara bırakıyorum. Bu sefer yine aynı şekilde yapalım. Siz gereken yerlerde gerektiği gibi "tepkiler" vereceksinizdir.

Volkan Demirel: Yaptığı açıklamalar, basın toplantılarını göz önüne getiriyorum. Be adam/kaptan "az laf çok iş" diyesim geliyor. Sürekli birliği ve düzeni koruma çabası içerisinde olduğundan bu sezon çoğu karşılaşmada beklediğimiz performansı gösterememiştir. İyi/kötü maçlarını yan yana koyarsak; bence eşit sayıda bir tablo ortaya çıkacaktır. Artık, yaşanılanları geride bırakıp, laf yetiştirmek yerine takımı için 2 sene öncesinin Volkan'ını sahaya yansıtması gerekmez mi? Bir de artık yeter arkadaş şiştiğin... Biraz fiziğine dikkat et. Yakında 1 metre kenara gelecek topa uçamayacak seviyeye geleceksin(!)

Gökhan Gönül: Bu sezon 16 karşılaşma kaçırdı. Toplamda 48 maça çıktı. Elinden gelenin en iyisini sahaya yansıtmaya çalıştı. Canla başla mücadelesini ortaya koydu. Yaptığı her basit hatasını pozitif futbolu ve takıma katkısıyla kapatmasını bildi. Mevkiisinde kendisine yardımcı olabilecek bir "transfer" yapılamaması 48 karşılaşmanın 10'unda kondisyonunu zayıflattı. Geldiği günden beri sağ kanat için vazgeçilmez olduğunu gösterdi. Seneye takım içi dengelerde en başa yazılacak olması ve performansını daha üst seviyelere çıkaracağını düşünenlerdenim.

Egemen Korkmaz: Ego... 44 maça çıktı bu sezon. Yobo'nun Bekir'in bütün eksiklerini kapatmayla geçti sezon. Sürekli arkadaşlarının açıklarını kapattı. Başarılı mıydı? Göreceli. Kimi kesim beğenmez kimi kesim beğenir. Ama, takım için elinden gelen mücadelenin fazlasını sahaya yansıtmaya çalışması bile yeterliydi. Defans hattı içinde Gökhan Gönül ile birlikte en başarılı sezonu geçiren isimdi. Seneye, olası stoper transferi sonrası umarım partneri olur. Bana göre Bekir ve Yobo'dan defansif anlamda daha yaratıcı ve pozitif oynayan bir isim.

Hasan Ali Kaldırım: "Ne oluyoruz? Durun dinlenelim biraz?" dese yeridir. Kayserispor'dan gelip direkt sol bek mevkiine yerleştirilen ve verilen görevleri yerine getirebilmek için oradan oraya koşturup durdu. Bu sezon 42 maçlık bir performans sergiledi. Gökhan Gönül'den gördüğümüz çıkışları belki yapamadı. Fakat, saha içi insiyatif ve oyun anlayışı buna izin vermiyordu. Bana göre şu an için Türkiye'deki en iyi sol bek. Tartışmasını fazlasıyla yaparız. Yalnız, zor yetiştirebildiğimiz "sol bek" mevkiisi için bana göre en başarılı ve pozitif futbol oynayan tek isimdir.

Raul Meireles: Türkiye şartlarına fazlasıyla adapte olmuş görünüyor. Sahada neler yapılması gerektiğini iyi biliyor. Rakiple ve hakemle uğraşmasını da çözmüş durumda. Eeee ülkemiz futbolu içerisinde biraz agrasif biraz da "piç" futbolcu olacaksın. Yoksa, orta sahada ayağını eline de verirler. Futboldan da soğuturlar. Genel olarak performans açısından çok olumlu bir görüntü çizmese de gördüğü gereksiz kartlarla en önemli maçlarda takımı yalnız bıraksa da "kulağının çekilmesi" durumunda toparlayabilir ve katkı sağlayabilir.

Emre B.: 6 aylık İspanya tatili sonrası takıma geri döndü. Avrupa maçlarında oynatabilseydik; çok daha farklı şeyler yaşayabilirdik. En azından Benfica deplasmanından avantajlı bir skor görmemiz mümkün olabilirdi. Orta sahada sürekli bocalayan takım için ilaç olmuştur. Saha içinde takıma ne kadar katkı sağladı durumu beni ilgilendiren kısmı, yoksa kime ne yaptığı beni ilgilendirmiyor. Futbolun, özellikle orta sahadaki futbolcuların biraz olsun agrasif yapılarıdır kendilerini başarıya taşıyan kısmı. Al gülüm ver gülüm orta sahada futbol oynamaya çalışmak demek; sizi bir adım ileriye taşıyamaz.

Salih Uçan: Şu çocukla uğraşmayı bırakın yoksa ..... Görev aldığı her maç olumlu oynadı. Bir tek Gençlerbirliği maçında (deplasmandaki yanlış hatırlamıyorsam) vasat performans göstermişti. Genel olarak gelişimini en iyi şekilde değerlendirebileceği bir hoca ile çalışıyor. Her geçen maç/idman üzerine koyarak devam ediyor. Umarım, çok daha iyi yerlere gelir ve Türk futbolu adına bir kazanım olur.

C.Baroni: Gamsız... Ama, nedense ben oynadığı futbolu olumlu buluyorum. Bu sezon 59 maçla takımda en fazla görev alan isim oldu. Bu da hocamızın o'na olan güvenini gösteriyor. Baroni için aslında çok fazla şey yazmak gelmiyor içimden. Olsa da olur olmasa da olur deriz ya... İşte, Baroni'de benim için öyle. Seneye de en az 45-50 maçlık sahada görürüz kendisini.

D.Kuyt: 1 milyon euro bonservis ile alınan bir isim. Nokta transfer denilen hususta, sözlük karşılığı olur. Yaşı itibariyle ortaya koyacağı performans merak konusuydu. Fakat, kendisi takım için elinden gelenin fazlasını sahaya yansıttı. Zaman zaman verdiği "anlamsız" saha içi kararlarıyla şaşırtsa da bana göre bu sezonun en etkili ve faydalı ismiydi.

M.Sow: Hocanın aklındaki Belhanda'lı kadro yapısı bozulunca; Sow'a sol kanat göründü. Verilen görevi yerine fazlasıyla getirdi. Hocanın o'ndan istediklerini eksiksiz bir şekilde sahaya yansıttı. Faydalı ve takım için ne kadar pozitif bir transfer olduğunu ispatladı. Seneye de hocamızın en çok güveneceği isimlerin başında gelecektir.

Caner Erkin: Biraz durul be adam!.. Bu ne kadar fazla saha içi konuşması ve agresifliği. Tamam hırçın oyna, agresif oyna... Ama, biz vur diyoruz sen öldürüyorsun. Bu sezon 53 maç oynadı (26'sı yedekten) katkı sağladığı karşılaşma yarısında olmuştur. Saha içinde rakibiyle olan iletişimi konusunda biraz daha durulabilse; çok daha etkili olabilir.

P.Webo: Ara transfer döneminde yapılan transferlerin çok fazla etkili olamayacağını düşünenlerdenim. Bu yüzden, Webo transferine çok olumlu bakamıyordum. Fakat, Webo takıma geldiği günden beri ortaya koyduğu performansla bu bakış açısını yerle bir etti. Forvet sıkıntısı çeken takım için ilaç oldu. Yaşı itibariyle seneye ne kadar süre alır bilinmez. Ama, kalması bile idman rekabeti sonrası takıma olumlu katkılar sağlayabilir.

Bekir İrtegün: Orta sahada sırtı kaleye dönük forvete faul yapmaktan vazgeçtiği zaman. Uzun top sevdasından vazgeçtiği zaman. Kademe hatalarını en aza indirdiği zaman. Takım otobüsünde arka taraftan ayrıldığı zaman... Ne bileyim belki o zaman bir şey olabilir Bekir? Ne dersin?

Yobo: "İyisin, hoşsun ama taş kalplisin(!)" (Kutsal Damacana) Çay içmekle veya simit yemekle kazanılmış kalpleri kör ettin. Yapma. Biraz kalıbının adamı ol. Geldiği günden beri her top alışında çekinirim. Bana hiç güven vermiyor. Çabalıyor. Mücadele ediyor. Fakat, bana boşa gibi geliyor. Neyse; KALSIN.

Mehmet Topal: 50 maç oynadı bu sezon. En az 35'inde iyi performans göstermiştir. Biraz daha ileriye doğru oynasa çok daha etkili olabilirdi. Fakat, oyun anlayışı ve yapısı buna müsade etmedi. Bu sezon takım için en iyiler arasındaki yerini aldı. Seneye üzerine daha fazla ekleyerek devam eder inşallah.

Mehmet Topuz: İlk geldiği dönem gösterdiği performansı aratsa da görev aldığı sürece takıma katkı sağladı. 21 maç yedek olmak üzere 44 maç oynadı. 20 maç kaçırdı. Doğrusunu söylemek gerekirse; gözden kaçırmışım. Ben en fazla 20 maç oynamıştır diye tahmin ediyordum. İyi bir ilk 11 oyuncusundan iyi bir yedek oyuncu profiline geçiş yaptı. Hayırlısı be gülüm.

Reto Ziegler: GİTSİN (Gitti)... İlk geldiği dönemde beğenmezdim. Sonradan gelince daha da bir sevmez oldum. Futbolda duygusallığa yer yok ADAMIM... (Ziegler için söyleyeceklerim bu kadar.)

Orhan Şam: Ne yazalım... Ne diyelim. Çok fazla yermek istemiyorum. Fakat, bir tane olumlu oynadığı maç hatırlamıyorum. Orhan Şam hakkında kararı sizlere bırakıyorum.

Selçuk Şahin: Şeytan tüylü... Ne yapıp edip sözleşme yenileyebiliyor. Bu işte bir iş var. Çözebilmek mümkün değil. 36 karşılaşmanın 6'sında (ALTI) iyi performans göstermiştir. Bu durum da sözleşme yenilemesine yetiyor galiba! Maç dönüşleri, takım otobüsü eğlencelerinin vazgeçilmezi... FB Tv programlarının neşe kaynağı... KALSIN.

Serdar Kesimal: Futbol adına bildiklerini de unutmuş. Ne umutlarla alındı. Nerelere geldi. Sakatlık vs... Bunlar bahane değil. Varsa eğer bir sıkıntısı boşuna yer işgal etme... Türkiye Kupası maçları için para verilecekse; daha iyi ve genç isimlere yönelmekte fayda var. Dost acısı söyler pampa... Bizimla değilsin!..

Ne zormuş sezon değerlendirmesi yazısı yazmak. Aklıma gelen futbolcularla ilgili fikirlerimi paylaştım. Bir de genelleme yapalım...

Krasic, Stoch, Sezer ve Semih... Siz doğru hamama gidin biraz terleyin. Paklanın. Bu böyle gitmez. İdmana ve maça çıkarken; sağ ayağınızla dua ile çıkın. Tribünde insanlar sizi gördükçe; kanser oluyor. Buna hakkınız yok. Efendi olun adam olun lan(!) (Recep İvedik replik)

Uzun lafın kısası; uzun bir maratonu geride bıraktılar. İyisiyle kötüsüyle böyle bir sezon yaşattıkları için herkese teşekkürler. Umarım, bu sezon ile kalmaz ve üzerine koyarak devam edilir. Mücadeleden ve inanmaktan yılmadan yola devam. Elbet, eleştiri olacaktır. Yalnız bunun dozunu ayarlamak lazım. Yapıcı olan eleştiri varsa eyvallah. Kırıcı ve küçük düşürücü eleştirilere karşıyız. Bu takım "bizim" deniliyor ya... İşte o'na göre davranmak ve inanç göstermek şart. Yeni sezonda çok daha iyi ve başarılarla dolu bir sene geçirmek üzere... Hoşçakalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fenerbahçe Yeni Sezon Formaları / 2012-2013

2012/2013 Fenerbahçe Formaları  2012/2013 Efsane Çubuklu Forma   2012/2013 Arma Forma 2012/2013 Gölge Kanarya Forma

Arsenal İç Saha Forması / 2012-2013

 

Futbol Ve Siyaset İlişkisi

Siyaset ve spor ilişkisini farklı açılardan incelemek mümkün. Bunları kategoriler halinde incelemek bir hayli uzun yazılar ve vakit harcamamıza neden olabilir. Biz, siyaset - futbol ilişkisini 3 gerçek örnekle açıklayalım; Aslında herkesin çok yakından bildiği bir konu. Siyaset ve spor denildiği zaman akla İtalya'nın gelmesi çok doğal bir durum gibi gözükmekte. Her siyaset liderinin futbolla yakından ilgilenip bu anlamda büyük bir kitleye hitap etme çabası uzun senelerdir görülmüş, en kolay politika araçlarından biri olmuştur. Bunun en güzel örneğini; 1986'da AC Milan başkanlığına gelen medya patronu Silvio Berlusconi'yi gösterebiliriz. 1979'dan Berlusconi döneminin bir kısmını içeren sürekli rüşvet skandallarıyla çalkalanan AC Milan'ın bir Avrupa devi haline gelmesi ve bunun sonucunda Berlusconi'nin İtalya Başbakanlığı'na uzanan süreç en güzel örneklerden biridir. Berlusconi, AC Milan'ı ne kadar yükseğe taşıdıysa kendisi de siyasette o kadar mesaf