Daha önce "Senden Bize Miras" adlı bir yazı yazmıştım.
İlhan ile aramdaki gizli saklı her şeyi açığa vurmuştum.
İyi veya kötü...
Çevremdeki bir çok insan "bro neden yazdın" dedi.
Yazdık işte be dostlar.
İçimizdekileri dökdük.
Özelimizi paylaştık.
Baktığım zaman güzel de yapmışım derim.
Fakat, son zamanlarda öyle şeyler oluyorki
Aklımızın bile alması güç olaylar.
Neresinden bakarsak bakalım zor durumlar.
Bu tür yazılar öyle bir anda çıkan yazılar olmuyor.
Belki bir "rakı" sofrasında... Belki bir "nargile" sofrasında...
çıka geliyor. Belki de sokakta karşılaştığınız insanlardan çıkıyor.
Fakat, söylenmek istenilen hep aynı şeyler oluyor.
Üzülüyor, kahroluyoruz.
Sokakta karşılaştığım yaşı 80'e gelmiş bir yaşlı amca ile aramda geçen
bir sohbet'i anlatmak istiyorum.
Sohbetin içinde bana öyle kızıyordu ki bunları gözünden
anlıyordum.
İstanbul'un kendimce güzel semti Maltepe'de karşılaştım o'nunla.
Bu hayatta 80 seneyi geride bırakmış. Anlat, Hüseyin amca dediğim de
anlatmaya başladı ki -dur artık biraz nefes alayım- dedim kendi kendime...
Futbol ağırlıklı hem de öyle ağırlığı olan sohbetti.
Yaşanan durumdan bi haber değildi.
Ben tam 80 yıldır sarı-lacivert'e gönül vermişim dedi.
Bunu demesinin ardından biz yeni nesillere kızmaya başladı.
Oturduk, güzel semtimin en güzel yerlerinden birine... Beşçeşmelere...
Bilen bilir; Mahallenin Muhtarları dizisinin çekildiği yerler.
Tam göbekte Yavuz abi'nin güzel çaylarını sattığı yerdeydik.
Çok bir kalabalık yoktu.
Emekli ve tarih kokan insanlar vardı bir kaç masada
80 yaşında olan Hüseyin amca...
Ben, Fenerbahçe kaybedince
hayatın bir anlamı olmadığını anlardım.
Buralarda oturur içerdim. İsyan ederdim diyordu...
Bunları söylerken nasıl bir sevgi yaşadığını.
nasıl bir üzüntü yaşadığından bahsetti...
Gözlerine baktığım zaman çay üzerine çay söylüyordum.
Bir tane daha bir tane daha...
Fakat, Hüseyin amcanın söyleyecekleri hiç bitmiyordu...
Bitsin istemiyordum. Hüseyin amca anlatsın,
ben annemin bana 8-9 yaşında Önder hadi yemeğe gel oğlum
deyişini duyar gibi olayım istiyordum.
Hiç konuşması bitmeyecek, Yavuz abinin çayı hiç bitmeyecek gibi
geliyordu.
Sonunda bugün itibariyle Hüseyin amcanın söyleyecekleri bitti.
Yavuz abinin o güzel çayı bitmedi. Fakat, Hüseyin amcanın
Fenerbahçe için, genel olarak söyleyecekleri bitti.
Aramızdaki konuşmanın sonlarında...
"Bizim ihtiyarların siz gençlere mirasıdır sarı-lacivert" demişti.
Bu mirası ikinci kez (rahmetli babamdan sonra) birinin
emaneti sonrası bir kez daha "muslukları" açmıştım.
Peki, onların mirasına layık bir şekilde
sahip çıkabiliyor muydum? Belki de hayır! Ve ya evet!
Uzun lafın kısası Hüseyin amca...
Seninle içtiğim çayın, ettiğimiz sohbetin tadı damağımda kaldı.
Nur içinde uyu. Mekanın cennet olsun.
Yorumlar